Ben yaptım oldu

A -
A +

Tarih 2002'nin Haziran'ı... "G.Saray'da yıldız futbolcu yok... Yıldız olmak isteyen beni dikkatlice dinlesin ve kulak versin..." Bu sözler teknik direktör Lucescu'ya ait... Ve ekliyor Luci, "Önce gereken şansı Kerem'e vereceğim. Beni dinlerse Rüştü'yü geçip Milli Takım'la Japonya'ya o gidecek..." Ve Rumen hoca, sözünde de duruyor. Mondragon'a rağmen veriyor Kerem'e formayı ama, heyhat... Olmayınca olmuyor... Ve hayırlı da oluyor... Mondragon diye bir dev doğuyor... Hem de ne dev... Bir devi uyandırıyor, bir devir başlatıyor... G.Saray, onca tarihinde ilk defa Fener korkusu nedir bilmiyor... Ligin 6. haftası... Ali Sami Yen'de G.Saray-Fener derbisi... Takım yeni, ümitler yeni, formalar gıcır gıcır... İşin doğrusu Lucescu'nun korkusu... Hasan'ın korkusu , Ergün'ün, Bülent'in korkusu, yüreklerde Fener tortusu... Ama bir ses bağırıyor, ta uzaklardan gelmiş... "Yok" diyor... "Korkmak yok kardeş..." Ve Mondragon'un Fener maçı öncesi, "Fener'i tek başıma yenerim..." sözleri gazetelerin manşetlerine çıkıyor. Gözü kara Kolombiyalı.... Aslı Lübnanlı... Daha da ötesi Filistinli... Ali Ferit Mondragon'un bu sözleri yalnız gazetelerde değil, arkadaşlarının beyinlerinde de manşet... Arkadaşları onun verdiği gazla öyle bir gazlıyor ki, belki de bu sezon ilk 5'e bile giremeyeceği öne sürülen G.Saray ilk kez şampiyonluğu hayâl etmeye başlıyor... Fener'i 2-0'lık skorla geçen Cimbom, yalnız bu maçı değil, kimliğini de buluyor. AKLA ZİYAN HADİSELER DE VARDI G.Saray için ilginçliklerle dolu bir sezon oldu... Benim aklımda kalanlara göz atsak neşemizi mi buluruz, aklımıza ziyan mı veririz bilemem... İşe Vedat'tan başlayalım mesela... Luci'nin pek yüz vermediği Vedat 18. saniyede Göztepe'ye gol attı ve Türk futbol tarihine geçti. Ama Vedat, Luci'yi yine geçemedi, sezon boyunca genellikle yedek kaldı. Ya kaptan Bülent'in Rizespor'a orta sahanın da ötesinden attığı gole ne demeliydi?.. Bir tarafta Bülent ile Vedat, diğer tarafta 18. saniye ve orta sahadan atılan goller... Mondragon, PSV Eindhoven maçında Lucescu'nun ısrarına, 4. hakemin oyuncu değiştirmek için tabelayı kaldırmasına rağmen oyundan çıkmadı. El-kol hareketleriyle rest çekti... Hakan Ünsal'ın PAF takıma gönderilmesi, Serkan'ın G.Birliği'ne attığı gol sonrası tribüne çıkıp Hasan Şaş'la sevişmesi de ilginç sahnelerden ikisiydi... Ve Bülent Akın'a sezonu kapattıran sakatlandığında yaşanan enteresan görüntü... Bülent'in ambulans beklerken trafik kazasında E-5 kenarında kurtarılmayı bekleyenler gibi yerde yatıp hastaneye götürülmeyi beklemesi. 3 yıldızla yan yana hiç yakışık almadı doğrusu... G.Saray'ın en golcü yabancısı Fleurquin oldu. Tesadüf bu ya, Uruguaylı iki golü de Beşiktaş'a attı... Luci'nin 1 ay tribüne tatile gönderilmesi, Jardel'in sünnet çocuğu gibi dolaştırIıp satılmak istenmesi, Fener rövanşında görülen 4 kırmızı kart sonrası 7 kişiyle kalınması ve en acısı da Bursa'ya karşı alınan 5-0'lık hezimet tarihe geçen olaylardı... O KADAR HAVASI DA OLSUN ARTIK "G.Saray'da yıldız yoktu... Şimdi hem yıldız doldu hem şampiyon oldu..." Tarih 2003'ün Mayıs'ı... Yani gün bugün... 1 yıl önce 1 yıl sonra... Nasıl başladılar ve nasıl bitirdiler?... Sezona bir tek yıldız futbolcusu bile olmadan başlayan G.Saray, nasıl yaptıysa Sergen'i yeniden kapmıştı. Ama onun da ömrü uzun sürmemiş, adalesi bir gün "çıt" diye atınca, o Cimbom'dan Cimbom da ondan mahrum kalmıştı... Ama olsundu, şampiyon takımın artık bir ton yıldızı olmuştu... Hasan yeniden doğmuş, Ergün zirveye konmuş, Bülent Korkmaz bile 34'ünden sonra Avrupalı amcamlardan teklifler almıştı... Peki, Mondiler, Victorialar, Perezler, Emreler, Ayhanlar'a ne demeliydi?.. Bu arada teknik direktörlükle yetinmeyen Lucescu, bir de mimarlar odası tarafından şeref liyakatına lâyık görülmüştü. O artık gelen şampiyonluğun mimarıydı çünkü... Ve utanmadan, gurur da duyarak son sözleri şuydu Lucescu'nun, "Bu takımı ben meydana getirdim... Herşey benim eserim..." MÜTEVAZILIK ÖLMÜŞ ABİ Lucescu havasını atar da çocukları durur mu?.. Kocaeli maçının bitiminde Emre de başlıyor; "Artık mütevazı olmaya gerek yok. Açıkçası harikayız... Üstelik 3. yıldız da bize çok yakıştı..." Ve Bülent Korkmaz, "Ne yalan söyleyeyim... Bu sene dünyanın en büyük kulüplerinden teklif aldım. Ama G.Saray'dan, yani bizden büyüğünü göremediğim için gitmedim..." Peh, peh, peh... Uçun kuşlar Florya'ya doğru... Neşe orada, huzur orada, eğlenceyse kralı... Orası şampiyonluğun tek adresi... Üzüntüleriyle, sevinçleriyle kilometrelerce koşulan mesafenin ardından gelen şampiyonluğunu anlattık G.Saray'ın... Bu şampiyonluk gerçekten de daha önceleri hiç bu kadar anlamlı olmamıştı... Bu bir yaprak dökümünün ardından gelen şampiyonluktu... Bu yokların takımı, bu geçen sene yıldızlarıyla başaramayan çaylakların onur mücadelesiydi... UEFA şampiyonluğunu bile kutlamaktan aciz bırakılan takım, sevinçten uçuyordu. Uçun çocuklar uçun, bu sizin hakkınızdır... Türkiye ve Türkiye Gazetesi sizi alkışlıyor, kulak ver ve dinle Cimbom...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.