Biri kekeme iki dağcı dağa tırmanıyorlarmış... Kekeme arkadan, normal konuşan önden ilerliyormuş. Kekeme bir şey söylemek istemiş. Öteki, "Yukarda söylersin" diye uyarmış. Yukarı vardıklarında kekeme, "a-a-aşağıda mal-mal-zemeleri u-u-unuttuk" demiş. Ve tekrar normal konuşan önde, kekeme arkada aşağı inmeye başlamışlar. İnerlerken kekeme tekrar bir şey söylemek istemiş. Adam, "Yeter be, aşağıda söyle!" diye çıkışmış. Aşağıya vardıklarında kekeme, "Şa-şaka ya-yaptım" demiş. Şimdi bunun Yıldırım Demirören ile kendi yöneticileri ya da Del Bosque ile olan diyaloğundan ne farkı var? Söyleyeyim... Reha Muhtar, Adnan Demir, Hakan Kalkavan, Can Akın Çağlar, Latif Ayaz ve Kemal Gencer hiç de şaka yapmıyor. Üstelik bildiğim kadarıyla aralarında kekeme filan da yok. Harbi harbi istifa ettiler... Onurlu insanlarmış... Beşiktaş camiası aynı onurlu davranışı Yıldırım Demirören, Kıvanç Oktay ve Del Bosque'den de bekliyor. Hele hele Yıldırım Demirören'in bu onurlu davranışı yapması daha da zaruri. Çünkü onun bu görevi ne şekilde devraldığını cümle alem biliyor. Bir tek küfür yüzünden istifa eden Serdar Bilgili, makamını terkedip yerine Demirören'in gelmesine kapı araladı. Onun öncesine gidersek yine onurlu bir davranışı görürüz Beşiktaş'ta... Yani Süleyman Seba... Efsanevi başkan konumuna gelmesine rağmen bir tek lâf yüzünden, bir tek, "Artık yeter gençlere bırak" sözü üzerine kalbini kırıp, boynunu bükerek çekilmesini bilmişti. Şimdi sıra Yıldırım Demirören'de... Ortada küfür yok ama yolda, geliyor. Ortada lâf yok ama iki koldan atağa kalktı geliyor. Ama illa da bir şey var denmesini bekliyorsanız elbette çok şey var. Yönetiminde istifalar, stadında cinayet var. Daha da kötüsü cinayet sonrası cinnet geçirtecek açıklamanız var... "Cihat Aktaş olayında Beşiktaş'ın kulüp olarak suçu yok. Saha kapatılması yanlış." İşte o kahreden olay sonrası Kıvanç Oktay'ın kahreden açıklaması... Ve işte ilahi adalet; bugün geldiğiniz yer... Olmadı beceremediniz. Israr etmenin anlamı da mantığı da yok. Demirören'den çok iyi bir futbol şube sorumlusu olabilir ama başkan asla... Kıvanç Oktay'dan iyi bir yönetici olabilir ama futbol şube sorumlusu asla... Bu ikisinin bu iki görevi alması Beşiktaş'ta kötü sonun başlangıcı oldu. Yanlış zamanda ve yanlış yerde oynuyorlar. Tıpkı Del Bosque'nin bazı futbolcuları yanlış zamanda ve yanlış yerde oynatması gibi... Ölüm kalım maçı olan Parma'da Tümer'le Sergen'i forvette oynatıp sonrasında da A.Sebat karşısında Veysel'le Pancu'ya forma giydiren zihniyetin Real Madrid'i zirvelere nasıl taşıdığına şaşıyorum doğrusu... Sahi Bosque o işi nasıl başardı, Demirören Beşiktaş'a nasıl başkan olabildi, Kıvanç Oktay bu kulüpte nasıl futbolun başına getirildi? Bu sorular cevap bulamadığı sürece Beşiktaş'ın da doğru yolu bulması bana imkâsız gibi geliyor.