Adamın biri kitapçıya gider ve tezgahtara: "Evin reisi erkektir adlı kitap var mı?" diye sorar. Tezgahtar cevap verir: "Maalesef beyefendi masal kitabı satmıyoruz..." Neden bu fıkrayla başladığımı birazdan hatırlatacağım... Ama az sonra.... *** Geri kalan maçlarında G.Saray'ın evinde kaybedebileceği tek maç buydu. Ama kazandı... Bir başka deyişle Aslan'ın dokuz doğuracağı bir maçtı, sadece "ikiz" doğurdu... Bu yüzden Cimbom bir fakire sadaka versin. (Ama şu parasızlıkta Canaydın'ın sakın haberi olmasın. El altından, çaktırmadan...) Ersun Yanal'ın takımı müthiş koşuyor, tempo yapıyor, yazıyor, çiziyor, ekiyor, biçiyor... Maç taktiklerini önce bilgisayarda hayata geçiriyor Yanal... Ve sonra sahaya yansıtıyor... Ama ilk 10 dakika itibarıyla Ersun Hoca'nın bilgisayarına virüs bulaştı. Necati adı verilen virüsün temizlenmesi ise çok uzun sürmedi. Süper bir ekip çalışması sonrasında Holosko 'görüntüyü' yeniden resetledi... G.Saray tam bu sıralar kısa devre yaparken devreye Arslan gibi Volkan girdi. 25 metreden şut ve tabii ki gol... Bu gol kesin haftanın golü... Volkan da haftanın futbolcusu. Ee, ne de olsa derledi toparladı İliç'e ödenen paraların bu parasızlık zamanında ne kadar gereksiz olduğunu anlattı. Manisa'yı seyrederken, "Aman Allahım bu adamlar 90 dakika hep böyle koşacak mı?" diye ürküyor insan. Ama bir baktık ki, lastik patladı. O ilk 45'teki görüntü sonradan buğulanmaya başladı. Ve giderek flulaştı... Vee, işte fıkranın açılımı... Ersun hocam; yazmak, çizmek, ekmek, biçmek, tempo yapmak tamam da, karşındaki Çemişgezek değil G.Saray'dı... Futbolda erkeklik de bir yere kadar. Hele Ali Sami Yen'deysen ve evin reisi de Cimbom'sa... Anlayacağın 'masal'a gerek yoktu. Yemin ederim ki, çok hoşuma gidiyorsun! Oynatman, koşturtman, savaştırman hepsi süper... Ama 7-8 adamla G.Saray gibi bir deve hem de onun evinde saldırırsan ortaya koca bir Don Kişot masalı ve dört kazık gol çıkar hocam...