Bir yudum Cimbom

Hava atmış gibi olmayayım ama maçın 3-1 biteceğini resmen bildim... Huyumdan mıdır suyumdan mı nedir, tutturuyorum işte... Afganistan- Amerika arasında maç yapılsa yine bilirim alimallah... Mesela geçenlerde hava müthiş bulutluydu. Yanımdakine "Hocam yağmur yağacak galiba" dedim ve anında yağdı... Bazen de cep telefonumun çalacağını bilgisayar ekranının, televizyon ekranının titremeye başlamasından hemen anlarım. Hiç kaçmaz... Lucescu da öyle... Bazı şeyleri tahmin edebiliyor adam... G.Birliği'ni bırakın yenmeyi üçleyeceklerini sanki biliyordu... "Nasıl olsa kazanırım" diye de fazla üstüne düşmedi aslında... Kulübede otobüs beklerken hiç stres yapmadı, çok rahattı... Çünkü adamın her çocuğu ayrı bir cevher... Perez yoksa Vedat var... Bir bakmışsın Arif, çoğu zaman da Sergen... Hele bir de ikisi varsa, tadına doyum olmuyor. Yine değişik bir taktik, alışılmışın dışında bir oyun ve kasaya giren üç puan... Aslında bu maçı kaybetseydi de suçlamamak gerekirdi G.Saray'ı... Susmak lâzımdı... Rehavet meselesiydi.... Ya da konsantrasyon... Üst üste gelen büyük zaferlerden sonra kaybetmek gibi bir hakkı olmalı onların da... Herkesin, her takımın böyle üstü örtülü ödeneği vardır... Ama Cimbom'un asla... Bu takımda kimsenin kaybetmeye tahammülü yok. Adamlar biraz yandan çizdi, az- buçuk da ortadan... Ohhh, gelsin goller gelsin puanlar... O şeye taktım kafayı... M'Bayo'yla Youla'ya...Harbi iyi futbolcular... İlhan Cavcav onları seneye verir Fener'e... İşin doğrusu G.Birliği'ne kırgın ve kızgındım zaten... Kırk yılda bir Avrupa kupası oynuyorsun onu da elin Halmstad'ına eleniyorsun. Öyle bir takıma eleniyorsan Cimbom'a da yenileceksin arkadaş... İşte bugünkü aradaki fark da buydu zaten...