Lig bitti... Düşeni de kalkanı da şampiyonu da belli... Tabii ki, piyonlar da... Kötü maksatlara alet olan bir spor medyasıyız... Birileri birilerinin ağzıyla... Yetmiyor boğazıyla, gazıyla, kalemiyle, kelamıyla, bıçağıyla altını oyuyor... Artık susmak zamanı... Nasıl ki, depremle yaşamaya alıştık... Ve nasıl ki, krizle yaşamaya alışıyoruz... Şenol Güneş'le de yaşamaya alışacağız... Doğrusu ben de tedirginim... Kahvedeki adam... Bardaki garson... Çaycı, simitçi, minübüsçü... Ok yaydan çıktı bir kere... Belli ki; bu takımın başında Kore'ye Şenol Güneş gi- de- cek... Ama bizler yine bir "Batan Güneş" türküsü tutturduk gidiyoruz... Oysa 70 milyon insan şu saatten itibaren Kore'ye kilitlendik. Kapı üstümüze kapandı içerde kaldık... Brezilya, Kostarika ve Çin maçları bitmeden bu kapı aralanmaz... Dilimize eşek arısı soksa da sussak artık... Adam, özel maçlarından kampına, formasından kramponuna kadar hazırlığını yapmış... Üstelik son basın toplantılarında verdiği mesajların pek de öyle eski Şenol Güneş'le bir ilgisi filan yok. Brezilya'yla savaşalım ama biraz birbirimizi sevelim... Ama artık susmak zamanı... Şenol hoca büyük bir değişim geçiriyor... Belli ki; bunu hem ülkesi hem onuru için yapıyor. Oysa Trabzon'un başındayken yapmış olduğu konuşmalar, kurduğu cümleler, taktığı kravat İstanbul medyasının pek de umurunda değildi. Güneş, ne zaman ki Milli Takım'ın hocası oldu, konuşmasından kıyafetine, dolaşmasından zarafetine kadar yakın markaja alındı, topa, tüfeğe, mermiye tutuldu... Bugüne kadar yapılan saldırılar karşısında değişimi şart gördü ve değişti... Fikri, zikri, kişiliği değişti mi bilmem... Ama kaporta gıcır gıcır... Dış yüzeyi pırıl pırıl... Eskiden konuşurken "gaz kesmez Şenol"du... Şimdi liderlik görüntüsünden vazgeçmez oldu... Gelin boynumuzu bükelim, içimize sindirelim şu adamı... Bugün 14 Mayıs... Üç aşağı beş yukarı 1 aya kadar herşey belli olacak, akla kara ortaya çıkacak... Hele bir Kore'ye gitsinler, maçlarını oynasınlar, Japonya'ya varamadan dönerlerse kopartırız kafasını... Ama önce 9 ay anamızın karnında nasıl beklediysek öyle bekleyelim... Sabaha kadar konuşsak ne yazar?.. Kontörü boşa harcama... Şimdilik sus ve yine sus... Vurdumduymaz ol... Tekniğine taktiğine bulaşma... Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon'u bir muharebe sonrası tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek; "Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapdetmeliydiniz" gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon; "Evet..." demiş. "Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım..." İşte büyük değişimi yaşayan Şenol Güneş'in hasımlarına karşı ortaya koyduğu davası, savaşı, cevabı bu aslında... Şans kapıyı 48 yıl sonra çaldı... Sizi düşünmeye ve aynı çatı altında hizmete davet ediyoruz... Şimdilik sus, kulak ver ve dinle...