Sakızı ağzında gevşetir gibi gevşettiler çocukları... Medyadan bahsediyorum. Letonya'yı adam yerine koymayan medyadan... "Yürrü be koçum kim tutar seni" deyip saldık çayıra, Mevlam kayıra... Al sana 1-0... Hadi bu sefer de bendensiniz! Biz bu takımı yarın Dolmabahçe'de beşleriz! Hadi gelin bir daha gevşetelim... İlkinde tutturduk! İkincisinde de kaybettirelim. Letonya'yı takım yerine koyup yine adamdan saymayalım! Bakmayın siz ilk maça, sahayı ıslattılar önce buz sonra dar ettiler... Hakeminde katkısıyla maçı da malı da götürdüler! Ama biz bu takımı İstanbul'da... HHH Sakızı ağzında gevşetir gibi gevşettiler çocukları... Mankenlerden artistlerden bahsediyorum... Futbolumuzu adam yerine koymayan mankenlerden... "Ortada kuyu var yandan geç..." deyip topçuyu popçuya teslim ettik. Futbolcumuza gerekli eğitimi veremedik. Aileden terbiye edemedik. Şöhreti parayı görünce esmere sarışına koşmasına engel olamadık. Al sana 1-0... Al sana Ergün, al sana Emre Aşık, al sana Okan, al sana Tuncay... Bunlar Milli Takım'da çürüğe çıkanlar... Bir de kulüplerinde olup da Juventus'a, Olympiakos'a, ya da Sparta'ya, ya da İnter formasıyla İtalyanlar'a rezil olanlar!... Bir ton enkaz... Ümit Karanlar, Volkan Arslanlar Yusuf Şimşekler... Hiçbirine birşey demiyeceğim ama Ergün'e demezsem içime dert olacak... Çıkar şu Ayşe Hatun Önal'ı aradan Ergün, olmaz öyle hergün!.. Popçusuyla, topçusuyla, yazarıyla, federasyonuyla suyunu çıkarmaya başladık bu işin... Bir Letonya bile bize ağır geldi. Avrupa fatihi G.Saray dökülüyor, Beşiktaş değnekle götürüyor. Türk futbolu nereye gidiyor? Haluk Ulusoy'la Şenol Güneş, "Suç"u ortadan kesti, yarısını Letonyalılar'a yarısını da Fransız hakeme pay etti. Medya da onlara çanak tuttu. Letonyalılar sahayı sulayıp buzlanmaya sebep olmuşmuş, hakem de İlhan'ın iki penaltısını vermemişmiş... Ben 90 dakika boyunca İlhan'ın iki kere topla buluştuğunu görmedim, ne penaltısıymış anlamadım. İşte esas tuzak bu... Esas tuzak işin başı olan kişilerin bu açıklamaları yapması... Şimdi futbolcu yırttı... Ohh, "Suçlu nasıl olsa ben değilmişim" havasında... "Ben iyi oynadım hatta süper oynadım ama meğerse sahayı buzlatmışlar, tuzak kurmuşlar. Ee, Fransız hakeme baksana iki de penaltımızı vermemiş..." Sakızı ağzında gevşetir gibi gevşetecekler yine çocukları... Letonya'nın hâlâ adam yerine koyulduğu yok.. Varsa yoksa hakem, çoğunlukla soğuk havayla zemin... İşin tuhafı Ulusoy'un, Güneş'in şansları hâlâ yaver gidiyor! Şimdi bir silah daha geçti ellerine; Frisk... Yarınki Letonya maçının hakemi İsveçli Frisk... Letonyalılar'ın yegâne dostu, yakın komşusu, amcası, dayısı, gardaşı! Üstelik daha 1 gün öncesinden başlamıştı bazılarımız; "Frisk'i vermesinler yeter..." diye... Özellikle de onu verdiler... Demek ki yarın da parolamız aynı; "Yürrü be koçum kim tutar seni" deyip salıyoruz çayıra yine... Al sana Ulusoy, al sana Güneş, al sana medya!.. Sonunda yarın akşam ne aldığımızı da hep birlikte göreceğiz! Olsun yine de biz bu takımı İstanbul'da.....