G.Saray bir ilki daha gerçekleştirdi ve hepimizin anasını ağlattı... Simitçi, köfteci, gazozcu... Gazeteci, malzemeci, seyirci... Kimisi ekmeğinden, kimisi emeğinden... Hepsi işinden, gücünden birşeylerden oldu... Topluca Olimpiyat'a koştu ve Ali Sami Yen'den taşınış hepsine ayrı ayrı koydu... Olimpiyat'ta toplu katliam vardı dün... Sert esen rüzgâr futbolun, seyircinin ne varsa canına okudu... Böyle muhteşem bir statta böyle imkansızlıklar... Ağlar mısın güler misin cinsinden, trajikomik bir durum... Ağustos ayında burnumuz dondu... Futbolcular topu kaldıramıyor, rüzgâr nefesi az olan futbolcuyu yutuyordu... Mecidiyeköy'deki minik sahaya alışan Galatasaray, dün hem de Diyarbakır gibi böylesine arenalardan uzak kalmış bir takıma karşı bir şey oynayamıyorsa Şampiyonlar Ligi maçlarında ne yapar bilemiyorum... İlk yarıda Galatasaray'da bazı futbolcular zavallıydı... Bir tükenişi yaşıyorlardı sanki... Ve onlar için yolun sonu muydu ne? Ve Hakan Ünsal ve Berkant ve Ayhan ve Mondragon... Yeşil ışıkta karşıdan karşıya birinin yardımıyla geçmeye çalışan 70'lik dedeler gibiydiler... Ve maalesef onların bu durumu diğerlerine de sirayet ediyor ve ortaya tatsız tuzsuz bir Galatasaray çorbası çıkıyordu... Hâl böyle olunca da Aslan sürekli gaz kaçırıyordu... Diyarbakır kontrataklarla her gelişinde yürek hoplattı üstelik golü de attı... Misafirimiz, daha akıllı daha yakışıklıydı... Saffet bencil davranmasa Cimbom daha ilk maçında Olimpiyat Stadı'na kilit atar Ali Sami Yen'e geri kaçardı... Ve tabii ki rüzgâr... Rüzgâr da Galatasaray'ın ilk yarıdaki ikinci rakibiydi... Ancak, bu rakip ikinci yarının başlamasıyla "dost" oldu. Cimbom'dan yana esmeye başladı... Bu yarıda ezici bir baskı kuran Terim'in talebeleri, "gidecek" zannedilen maçı yuvaya "kesin" dönüş yapan golcüsü Hakan Şükür'le çevirdi... Gelsin mi gelmesin mi diye aylarca tartışılan Hakan, "gecenin kahramanı" apoletini omuzuna takarken, takımının da lige moralle girmesini sağladı... Ama aksilikler bitmek bilmiyor, kesilen elektrikler Aslan'ın da hızını kesiyordu... Skor bu yüzden kısır kaldı... Seyredenlerde de ne tat kaldı ne de tuz... Böyle giderse tribünlere seyirci çekmek için büyük çaba harcayan yönetim, maçları herhalde yalnız başına seyredecek!.. Kısacası, Galatasaray taraftarını bu statta daha çok çile bekliyor...