Çin çarpmışa döndü(m)

A -
A +

Atina'da bugün 10'uncu günümüz... Geçenlerde İstanbul'u yerle bir eden yağmur, olimpiyatlara kadar sıçradı. Bizimkiler, tam bir felaket tellalı gibi beni buralardan arayıp, saniye saniye sel haberlerine boğdu. Mutlaka internete girip, olayı fotoğraflardan görmek istiyordum. Atina'da Zapion denilen bir basın merkezi var. 21 bin tane gazetecinin uğrak yeri. İçeri bir giriyorsunuz, ana... Alayı Çinli... Çin çarpmışa dönüyorsunuz. Bir tane bayan Türk gazetecisinin olmadığı olimpiyatlarda gazetecilerinin çoğunluğunu bayanların oluşturduğu Çinliler... Young'la Coung'u ayırt etmek mümkün değil. Sadede gelelim, internete girelim... Sel fotoğraflarını görmek için tıklıyorum gazete sayfalarını... Karşımda koskocaman manşet; Çırçır deresi taştı, mahalle sulara gömüldü. Sağımdaki ve solumdaki bilgisayarda çalışan Çinliler'in çekik gözleri faltaşı gibi açılıyor. Ve soruyorlar: "Burası neresi?" Ve altında kocaman bir resim. Resimde binalar sular içinde... İnsanlar binaların çatısında. Ortada bir kadın ağaca çıkmış ağlıyor. Çinli cin çarpmışa dönüyor... Türkiye bu mu diye? Değil, diyoruz. Çinli'yi kandırıyoruz ama tabii ki kendimizi de... Evet Türkiye bu Young ve Coung kardeş. Biz sadece sel felaketini değil, olimpiyat felaketini de aynı anda yaşıyoruz. Dün akşam yine Atina Olimpiyat Stadı'ndayız. Tam bir cümbüş, tam bin festival... Düğün dernek, rengarenk... Alman'ından, Amerikalı'sından, Japon'undan geçtik, Etyopya, Zambia, hatta Eritre ve Uganda bayrakları bile havalarda uçuşuyor. Hem de yüzlerce... Hem de Elvan'ın koştuğu bir gecede. Koca Olimpiyat Stadı'nda tek bir Türk bayrağı yok. Çünkü tek bir Türk insanı bile yok. İşte 2004'e talip olan benim ülkemin hali. Tam bir olimpiyat cahili... Bizim bir tek hastalığımız var, futbol. Onu da yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz. Düşünün bugün futbolda Irak, Selanik'te yarı final oynuyor. Hani yanı başımızdaki pek de ırak sayılmaz. Hani hergün yüzlercesinin toprağa verildiği Irak... Hiçbir teknik sporda da yokuz. Yüzme, jimnastik vs... Halterin arkasına sığınmışız. Pardon, halterin değil devşirmelerin... Yani Halil'in, yani Taner'in... İyi ki, onlar var, yoksa Türkiye yok. İsmail Ballı, bizim İHA Görüntülü Haberler Müdürü. Ağzından bal damlıyor: "Yapma Engincim. Nato Zirvesi'ni mükemmel yaptık. Eurovizyonu da... Olimpiyatları da yaparız be abi..." Yapamayız İsmail abi, yapamayız. Halimize bakmadan, yalan dünyasını da kurmuşuz. (Vermezler, biz müslüman ülkeyiz. bu iş politika işi filan...) Evet müslüman ülkeyiz, politika gereği de vermediklerini düşünebiliriz. Ama şu Atina'daki ortamı, Yunanistan'daki atmosferi gördükten sonra, ben bile İstanbul'a olimpiyat vermezdim kardeşim. Bana Olimpiyat Stadı'nı söyle, sana senin kim olduğunu söyliyim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.