ÖNCE REKLAMLAR Galiba bu defa "cuk" oturdu... Hani derler ya "Kedi olalı bir fare yakaladı..." aynen öyle. Köşemden bahsediyorum... İyi tutturduk... Daha ilk haftamızda Amerika'dan Hindistan'a kadar tebrik geldi. Su, doğalgaz, aidat, telefon, elektrik faturalarıyla tebrik faksları yarıştı durdu... Bunca yıldır gazetecilik yapıyorum, yüzlerce binlerce haber yazdım. Ama Salı Pazarı'nda yaptığım havayı yapamadım... Meğer köşe yazısı yazmak ne önemli şeymiş... Rahmetli kayınpederim sağ olsa da görse. Kızını verirken adam olamayacağımı söylemişti ve "Ümidim yok ya, neyse verelim" demişti... Köşeyi dönmesem de kaptığımı görmeliydi. GÜL KIRMIZI AMA GÖLGESİ SİYAHTIR Yalnız ben mi havalardayım?.. Basketbolcularımız da... 12 Dev Adam hem uçtu hem de uçurdu... "Huh- ha" diye diye finale çıktık. Futbol ilk defa basketbolun gölgesinde kaldı... Baskette tarih yazarken, futbolda İsveç'e rezil rüsva olduk. 47 yıllık hasreti 47 gün sonraya erteledik. Gül kırmızı ama gölgesi siyahtır... Hiçbir şey beklendiği gibi çıkmadı. İddia ediyorum "12 Dev Adam" sloganıyla çıkılmasa, bu kadar patırdı kütürdü yapılmasaydı basketçilerimiz sessiz sedasız daha işin başında elenip gidecekti. Olay "hava" olayı... Şenol Güneş'le bunu yakalayamadık... Yakalayamazdık da... Belki tek suçlu Güneş değildi. Onu işin başına getiren... Ya da basketboldaki gibi gürültü koparamayanlardı. Belki, İsveç maçı öncesi süper bir atmosfer oluştursak ve "11 Dev Adam" diye yeri göğü inletip, şarkılar söylesek, sloganlar atsaydık, Güneş'e rağmen Japonya'ya gitmeyi şimdi garantilemiştik. "Güneş'e rağmen" derken, birilerine çamur atmak için değil. Ama bu iş Şenol hocayla olmaz. Hem de "olmaz oğlu olmaz"... Takımı kendi çenesi kadar süratli oynatamıyor... Güneş'in konuşma stili nasılsa takımın durumu da o... Karman çorman. Liderlik için lider gerek... Ama bizde böyle adamlar seyrek. Tüy sıklet bir gruptan bile çıkamadık. Belli ki, barajı aşsak bile gitmemizle dönmemiz bir olacak. Şimdi önümüzdeki günler daha zor. Soğuk algınlığı, grip ve nezle zamanı... Ama yarın şüphesiz başka bir gün olacak. "BÜYÜK" AYIP Büyükler bu hafta çuvalladı... Hadi G.Saray'la Fener'in aklı şeyindeydi... Şampiyonlar Ligi'ndeki maçında... Trabzon ne demeye üç yedi, anlamış değilim. Balonu erken patladı. Beşiktaş da artık "Daum'mm" diye patladı patlayacak derken, öttü hakemin düdüğü erken... Samsun'daki maç iptal... İnsana "yuh yani" dedirtecek bir durum. Oldukça da vahim. Ama Türkiye'de yaşıyorsan bütün bunlara hazırlıklı olacaksın. Federasyon, valilik, bölge müdürlüğü, kulüp yöneticileri hepsi ama hepsi Salı Pazarı'nda zabıtanın eline düştü. Makam, mevki demeden toplatacak, yok pahasına, patlıcan niyetine satacaksın alayını. Ligdeki diğer figüranlar mı; onlar "büyük"lerden çalacağı puanlara kurmuş saati.... O gün gele hayrola... Şimdilik aralarında eğlenip duruyorlar. TERİM ALINTERİM Fatih Terim'in yaptığına ne demeli?.. Geçen yıl Fiorentina'nın başındayken Milan'ı hem lig hem de kupada şamar oğlanına çevirmişti. Şimdi Milan'ın başında Fiorentina'ya aynısını yaptı ve eski takımını 5'ledi. Kendi rövanşını kendisi aldı yani. SİZE DE NE DEMELİ BİLMEM Kİ Sizlerden mail adresime gelen birşeyleri de aktaralım bari. Mesela bir soru gelmiş; "Prezantabl, konvertibilite, spesifik, agresif, sanal, banal v.s. ne demektir?", ardından bir tane daha, "Kemal Derviş'in yerinde olsaydınız ne yapardınız?" Şimdi söylerdim ama yeri değil... Bir de duvar yazısı gönderilmiş; "Gözlerim daldı, kulaklarım yaprak..." Ve bir tavsiye; "Engin bey, kendinize kötü espri yaptığınız için kızmayın. Çünkü esprileri sınava sokma imkânı yok..." Tövbe, tövbe... Ve bir de güncel bir yalan; "Almanya'dan oğlum gelecek evi boşaltın..." 90 kilo esrarla yakalanacasılar. Ne olacak?..