Duysun alem

A -
A +

İki şampiyon çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane... Biri belli ki maç sonrasının lig şampiyonu, diğeri Türkiye'nin kupa galibi... Ama görseniz Malatya-Diyarbakır maçı sanırsınız. Al gülüm, ver gülüm. Bunların neresi şampiyon?.. G.Saray maça anlamlı bir pankartla çıktı; "Anne ve bebeklerin ölümünü durdurmak elimizde, onları yaşatalım..." Ama görüntü hiç de öyle diğildi. Önce Serdar, sonra Ayman'ca vuruşlar yüreklerini ağızlarına getirdi. Cimbom zaman zaman "Ben oynarsam Türkiye'de beni kimse yenemez" der gibiydi. Ama çoğu zaman ateş almayan fitili andırıyordu. İlk yarım saatte Arif ve Ümit'le golü denedi, ı-ıh olmuyordu. Ümit bu sezon bütün başarısızlığını hafta içinde yaptığı açıklamayla fıtığına yükledi. Tabii ki çok kişi yemedi. Ama böyle giderse herkesi fıtık edecek. Başta benim 10 yaşındaki mahrumu. Maçın ilk heyecanı sahada değil tribünlerde yaşandı. Körfez taraftarları anlamsız bir şekilde ortalığı birbirene kattı. Alıp - veremedikleri neydi anlamak mümkün değildi. Bir de gözümüzün önünde 5 yaşındaki bir kız çocuğunun elindeki sarı-kırmızı bayrak onları nasıl da azgın boğaya çevirmişti. Evet yanlış duymadınız. Ne oldu biliyor musunuz? O şeref tribününde 5 yaşındaki sevimli kızımızın gözleri, kendisine edilen galiz küfürler, atılan paralar, sigaralar, çakmaklar yüzünden fal taşı gibi açılmıştı. Korkudan bayrağı elinden atarken o sırada adalet mekanizması da çalışıyor, o ana kadar uyuyan Aslan'ın Hasan'ı da bu çirkin davranışlara golle karşılık veriyordu. Oysa iki takım da bu senenin şampiyonuydu. Ortalık kan gölü değil, şölen yeri olmalıydı. Ambulanslar hastaneye yaralı taşımaya yetişemiyor, hayretimizi gizleyemiyorduk. Oysa Körfez taraftarının astığı güzel bir pankart vardı, "Ben seninle bir gün İsmetpaşa Stadı'nda şampiyonluk şarkıları söyleme ihtimalini sevdim..." Evet, bu duygunuzu paylaşmamak mümkün değil ama çirkinlikleri asla... Gözlerimizi yeniden maça çevirmek istedik. Ama ortada maçtan başka herşey vardı. Kocaeli, "Ne verirsen elinle, o gider seninle" hesabı yaparken, Aslan karınca kararınca 1-0'ın üzerine güzel bir akşam uykusu çekmeye çalışıyordu. Seksende maç yine durdu. Bu defa G.Saray tribünleri erken kutlamalar yüzünden toz-dumana çevirdi ortalığı. Bunun da sebebi anlaşılamadı. Arif'in kaçırdığı penaltı ambulansları bir kere daha harekete geçirdi. Bu defa hastaneye gidenler kalbi dayanmayanlardı. Evet maç bir kere daha durdu. Ama bu düdük o düdük değildi. Bu düdük şampiyonluk düdüğüydü. Bu düdük koca bir sezonun alın terinin karşılığıydı. Ve bu düdük diyordu ki; "Kalplerde yıldız, gönüllerde ay, şampiyonsun G.Saray..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.