Gerets'in kulübedeki duruşu "Bilmemek ayıp değil, yeter ki çaktırma" cinsindendi. İşte ne demek istediğimizin açılımı: Beşiktaş gibi amansız bir takımın Dolmabahçe gibi ateşli bir stadın ortasına böyle bir kadro çıkarmak her babayiğidin (!) harcı değildi. Orhan Ak, Song, Hasan Şaş, Hakan Şükür evde; İnamoto, Ümit Karan ve İliç kulübede. Bazen bu tür çılgın fanteziler Gerets'e zevk verebilir. Hatta bu tür mantıksız değişiklikler Gerets'i heyecanın doruklarına da çıkarabilir. Ama burası Türkiye. Bu takım da G.Saray. Maç da bıçak sırtı bir maç. Kaybedersen; şampiyonluk da, lig ikinciliği de Kaf Dağı'nın arkasında kalabilir. Ve buna rağmen çılgınlık. Peki ya Tigana'nın duruşu? "9 parmağında 9 marifet olsun, 10'uncuyla ağzını karıştırsın..." şeklindeydi. Bunun kısaca açılımı da şu: Kaleci dışında çağırdığı 10 kişiden 9'u yerindeydi. Sadece biri sırıttı. O da Serdar Kurtuluş. Ehh o kadar hata kadı kızında da olabilir. Daha da kısacası dün doğru kadroyu çıkaran kazandı. Gerets'in 3 yanlışı bir doğruyu götürdü. Tigana'nın 1 doğrusuyla 3 puan geldi. Neydi Gerets'in 3 yanlışı? 1- Bir ölüm - kalım derbisinde takımın temel taşlarıyla oynadı. 2- 3 haftadır tribünde oturttuğu maç eksikleri olan Necati ve Emre'yi pat diye takıma koydu. 3- Son Erciyes maçında formsuzluğu sebebiyle daha 20'inci dakikada oyundan aldığı Mehmet Güven'i yine direkt oynatıp İliç'i kesti. Siyahla beyazı ayıramayan Gerets elbette ki; siyahla beyaza teslim olacaktı. Gerets'in piyasaya sürdüğü "korsan kadro" Tigana'nın orjinal kadrosuna öyle ya da böyle boyun eğdi. Peki neden öyle ya da böyle? Çünkü ben kendi adıma Beşiktaş'ı kazanmış olsa da hiç beğenmedim, tutmadım. Öyle ya da böyle dün kazandı ama bir yerlerde yine takılacak. Size bir sır vereyim mi? Dün gece birbirini yiyen bu iki takımdan ne köy olur ne de şampiyon...