G.Saray, Fatih Terim'in yerine harıl harıl hoca arıyor. Bazılarının apartta beklediği kesin... Hatta geçenlerde başkan Özhan Canaydın'a bizzat başvurup sınava tabi tutulanlar bile olmuş. İş başvurusu yapan hocaları ve onlara sorulan sorular ve alınan cevapları gazeteniz TÜRKİYE ele geçirdi. Ve bunu da ilk defa Salı Pazarı'nda yayınlıyoruz... Ancak sınava tabi tutulan hocaların kimler olduğu konusunda kesin bir delilimiz yok. Sadece çaldığımız konuşmalardan ortaya çıkan neticeler sonrasında tahmini isimler verebiliyoruz... İşte başvuru yapan hocalara sorulan sorular ve alınan cevaplar; - G.Saray çok zor bir kulüptür, stres altında çalışabilir misin? - Çalışırım ama stres yapanın da tepesine çökerim! (Mustafa Denizli'yi anımsatıyor) ................... - Sen bu kuruma ne katabilirsin? - Bir katalizör gibi çalışarak sistem sinerjisinin arttırılmasında, operasyonların ölçülebilir hale getirilmesi ve geri besleme faaliyetlerinde elde edilen bulguların değerlendirilmesi süreçlerinde istatistiklerin kategorize edilmesi, ayrıca beyin fırtınası çalışmalarında ortaya çıkan fikirlerin doğrusal programlama analizlerinin yapılması vasıtasıyla verimliliğinin yükseltilmesi... - Ha? (Ersun Yanal diyesim geliyor sanki) ....................... - Pek rahat bir teknik direktöre benziyorsunuz. Bizi ciddiye almadığınızı veya bu konuda çok uzman olduğunuzu düşünebilir miyiz sizce? - Hepinizi çıplak düşündüğümden böyleyim... Yoksa çalışıp yapıcam bi şekilde, bakıcaz... - Peki size neden güvenelim bu işi yapabileceğinize dair? - Siz bu konumda kimseye güvenemezsiniz, deneyip göreceksiniz. Şu boynumda gördüğünüz damardaki kan durmadığı müddetçe de görürsünüz. - Ehh peki ücret olarak ne istersiniz, kafanızda ne var? - 1 milyon dolar - Ama çok fazla o... - Peki 500 milyon lira da olabilir.. (Bu Tevfik Lav'mış gibi geldi bana) .......................... - Şu andaki kulübünüzden neden ayrılmak istiyorsunuz? - Çalıştığım yerde gelebileceğim en üst noktaya geldim. Artık kendimi tekrarlamaya başladığımı ve takıma katkımın azaldığını düşündüğüm için ayrılmak istiyorum. (Sanırım Ziya Doğan olmalı) ........................ - Kendinizi bir iki kısa cümleyle tanımlar mısınız? - Tanımlayamam, böyle bi soruya hazırlık yapmadım. (Giray Bulak olabilir mi peki?) ........................ - Hımmm, İngilizceniz için iyi seviyede yazmışsınız, let's have a short conversation than. Tell me about yourself? - This is ridiculous, ask me about my skills? - Hımmm... - Hımmm (Yahu bunun bizim Mustafa Karagöl olduğuna dair korkunç bir şüphe var içimde) ................... - Neden bizim kulübümüzde çalışmak istiyorsunuz? - Evime yakın olduğu için (Bunlar Bülent Korkmaz'a da teklif yapmış galiba) ...................... - Şu aralar en çok hangi şarkıları dinliyorsunuz? (Şampiyonluk şarkılarını kastederek sorulan bir soru) - Niye söyletecek misiniz? - Vardiyalı çalışabilir misiniz? Daha yararlı olabilirsiniz... - Evet, ama sadece gece vardiyasında çalışmak istiyorum - Burası asiller kulübü. Daha öncekilere benzemez. Ama siz kot pantolon ve kazakla gelmişsiniz. - Burada benim zekamı, yeteneklerimi,sosyalliğimi, iş bilgimi ölçeceğinizi zannetmiştim. Ben bunları kravatımda veya pantalonumun cebinde taşımam ki, burada taşırım. (Kafa gösterilir. Karşı taraftaki kravat ve pantalon sahibi Canaydın biraz gerilir). (Bu da kalıbımı basarım kesin Yılmaz Vural'dır) .................... - Saçlarınızın hepsini ağartmışsınız. Bizim takımda hangi tarzı deneyeceksiniz? (Oyun sistemi olarak sorulan bir soru) - Evli ve 6 çocuk babasıyım. Her Türk erkeği gibi aşık olup, şiir yazmaktan, hükümet kurup, hükümet yıkmaktan hoşlanırım. Tribün antrenörlüğü yapıp maç kazanmaya bayılırım. Akıl veririm, askerlik anılarımı da anlatırım. Yani kısacası güzel olan her tarzdan hoşlanırım. (Sakıp Özberk'in ta kendisi bu yaa) ........................... Evet, herşey bir tarafa... Bence G.Saray'ın başına gelecek yeni başkan kim olursa olsun... Hocasını gökte değil yerde bulsun. Yerli malı kullansın... Neden mi? Çünkü G.Saray'da futbolcunun şanlı şöhretli birine değil, sevgiye şefkata, motivasyona ihtiyacı var. Kendisiyle iki kelime Türkçe konuşup ona kalbini verecek bir lidere ihtiyacı var. Fatih Terimler'i, Mustafa Denizliler'i, Şenol Güneşler'i harcamak kolay... Tabii ki ne idüğü belirsiz hocalar için milyon dolarları da harcamak kolay... Peki ama ya sonra?