I love 'yuh'

A -
A +

Kadının biri eczaneden içeri hışımla dalar ve eczacıdan bir şişe arsenik ister. Eczacı, kadına arsenikle ne yapacağını sorar. Kadın, "Kocamı öldüreceğim" diye cevap verir. Eczacı, "Kusura bakmayın ama size bu sebeple arsenik satmam imkânsız" der. Bunun üzerine kadın çantasına uzanır ve içinden kocasıyla eczacının karısının "uygunsuz" fotoğrafını çıkarır. Eczacı fotoğrafa bakar ve "Reçeteniz olduğunu neden daha önce söylemediniz" diyerek ilaç dolabına uzanır. HHH İşin ucu bize dokunmazsa kılımızı kıpırdatmıyoruz. Hele bir dokundu mu da kılı kırk yararız. Karşıyaka-Göztepe maçında gencecik delikanlı gitti. Vay gidene... Trabzon'daki olaylar ortaya koydu ki, o giden delikanlı gittiğiyle kalmış. Anlaşılan arkasından hiç bir tedbir alınmamış, o gidiş kimsenin umurunda bile olmamış. Senelerdir bir şeyleri inadına yapıyoruz sanki... Trabzon'da insanın öldürülmesi adına herşey mevcuttu. Hepi-topu 450-500 kişi koca Trabzon şehrini ve Avni Aker tribünlerini kana buladı... Ne federasyon buna önlem alabildi ne de polis... Minnacık bir kız babasının kucağında ve yüzü kanlar içinde ağlıyordu. Ama bilmezler ki, bir gün bu olaylara çanak tutanlar da gözyaşı dökecek ve belki evlat acısı yüreklerini kor gibi yakacak. Bu dünya etme bulma dünyası... Bugün bana, yarın sana... HHH Bir başka faul de yine saha dışında yapıldı!.. Samet Aybaba'yı hayretler içeresinde seyrettim. Soyunma odasına giderken Oumar'ı pataklayarak, küfürler ederek içeri gönderdi. Sebep? Omuar kırmızı kart görmüş... Be mübarek adam, o çocuk kartı saha içinde gördü... Üstelik futbolcu olduğu için gördü... Sen hocasın, sen kulübeden gördün kırmızıyı... Düşünün ki, bir hoca kırmızı kartı görüp tribüne gönderiliyor, giderken de futbolcusunu dövüyor... Şimdi başkan Özkan Sümer de seni mi dövmeliydi Samet hoca? HHH "Tel örgüler hayvanlar içindir!.." Şenol Güneş, dünya üçüncülüğüne taş çıkartacak bir iş daha yaptı ve böyle bir mesajı yayınladı. Ağzına sağlık Şenol hocam... Ama tabii ki anlayana değil, 'havlayan"a... Bir başkadır benim memleketim... Havasıyla, futboluyla, huyuyla, suyuyla... Hakemim, hekimim, stadım, futbolcum, hocam, locam... Olaylar futbolun önüne geçmeye başlasa da, futbol saha dışına çıksa da gelin biraz da içiyle ilgilenelim... Mesela, G.Saray'la... Beşiktaş'la... Hatta Bursa'yla... Bursa dedim de söylemeden geçemeyeceğim. Tadı damağımda kaldı. İkinci yarıda kaçırdıklarını atsalar bugün çok daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Geçen yıl iyi ki de düşmemişsin Bursa... Timsahlar, iyi yere doğru gidiyor. Bu hafta yeni bir usta-çırak kapışması yaşanacak. Lucescu'yu elinden kaçıran Hagi, Terim'e meydan okuyacak. Ama Terim istim üstünde... Kolay paça verecek gibi görünmüyor... İmparator, CSKA ve G.Antep'i yenerken şu mesajı da verdi; "Eller yukarı... Kimse kımıldamasın..." Beşiktaş, gerekeni yapmaya devam ediyor. Zaten bu hafta hangi takım ne yaparsa yapsın Hasan Şaş'ın gölgesinde kalacaktı. G.Birliği'nin yine kaybetmesi ya da Malatya'nın yine kazanması bile Hasan Şaş kadar konuşulmuyor. Ha, bu arada Augustine'in iki berbat vuruşundan sonra bir anda kahraman ilân edilen Recep'e de acımaya başladım. O da Fener'in önüne geçti bu hafta... Ama şüphesiz ne Recep, ne de Hasan Şaş, Trabzonlu o güzel kızımızın önüne geçemedi. Gelin biz yine de içimizi serin tutalım... Ve "I love you futbol" diyelim... Futbol magandalarına buradan bir kere daha 'yuh' çekelim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.