Kalan sağlar 3 puan

A -
A +

Yer sarı, gök kırmızı... İki renkdaşın oyunu hırs kokuyor, hız kokuyor... Topa dokunanı "cız" ediyor... Aslan çıtır çıtır yerim sandığı Malatya karşısında, çatır çatır çatırdadı. İlk büyük sarsıntıyı Sergen'le yaşayan Cimbom, artçı bir şokta da Bülent Akın'ı kaybetti. İşte bu dakikadan sonra bütün futbolcuları yeni artıçılar olur mu, fay kırılır mı, kırılırsa hangi bölgede kırılır korkusu sardı. Artık kimse başını sokacak bir ev, gol atacak pozisyon bulamıyordu. Zira bir sonraki hafta oynayacakları Fener derbisiyle, akabindeki Liverpool maçına sağ salim çıkmak gerekiyordu. Kısacası G.Saray'da korku dağları sarmıştı. İşin kötüsü Malatya'da çok güzel bir "ninni bebek" türküsü tutturmuş gidiyordu. G.Saray'ı uzun yıllar kalelerine yaklaştırmadılar. Dar alanda kısa paslaşmalar, kendi arasındaki dayanışmalar, arada bir de olsa hücuma çıkıp kibarca sataşmalar aslanın başını döndürüp Lucescu'nun midesini bulandırıyordu. G.Saray kötüydü... Gol ümitleri bağlanan Ümit Karan artık normal yolu bulamayınca tali yollara başvuruyor, kendini yere atıp haybeden penaltı hayaline dalıyordu. G.Saray'ın bu durumu Malatya'yı fazla umutlandırmıştı. İşte bu umut onların başına iş açıyordu. Çünkü bir yetmez üç puan olsun diye yüreklenip kabak çiçeği gibi açılmaya başlamışlardı. Sen misin açılan?.. Kötü-mötü dediysek o kadar da değil. Neticede aslanlarla savaşıyorsun. Temkinli olacak, tetikte duracaksın. Sağ tarafta ne işi vardı anlamış değilim ama Ergün demek ki oralardan da iyi haberler gönderebiliyormuş. Murat'a gönderdiği goldü, üç puandı, moraldi, -Fener öncesi- motivasyondu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.