Kendimi kopyalatmaya karar verdim... Bu kararımı akşam eve gittiğimde ev ahalisine de açıkladım... O da ne?.. Herkes ayağa dikildi; "Olmaaazz...." Allah Allah... Size ne kardeşim, kopyalanacak olan benim... Hem demiyor muydunuz, "Babacım sen ölürsen biz n'aparız..." diyen... Yalanmış meğer... Hepsinde bir telaş bir telaş, görseniz kötü bir kâbus yaşamış gibilerdi sanki... Belli ki; ikinci bir Engin Atay'a tahammülleri bile yok... Demek ki; ne kadar aksi ve kötüymüşüm de farkında bile olamamışım. Vay beee, kaka baba haa... Ben kafamda bu yorumu yaparken, sondan ikinci çocuk, "Hayır baba... Senin evle alâkan yok. Tamam bundan vazgeçtik. Ama unutkanlıklarından yıldık. Senin anan, baban, karın, çocukların hep G.Saray olmuş.." diye patlatıverdi lâfı... Vay be... Şöyle bir düşündüm, gerçekten de durum aynen öyle... Gece G.Saray, gündüz G.Saray... Yalnız yemek arası değil, kaş-göz arası yine G.Saray... "G.Saray'ı bizden çok seven baba istemiyoruz..." Meğer 1 hafta önce ortanca çocuktan aldığım 15 milyonluk borcu ödemeyi unutmuşum, isyan o yüzden... Neyse mesajı aldık.. Demek ki; bu durumda kendimi kopyalama konusunu yeniden gözden geçireceğim... Ama hazır G.Saray'dan açılmışken... Hazır kopyalanmaktan açılmışken şunu söylemek istiyorum... Neden bu kopyalama fikrini daha önce G.Saray için düşünmedik? Hani rakiplerinin kafasına kafasına vurarak yendiği, yerlerde süründürdüğü, nefesleri kestiği günlerdeki G.Saray'ı neden kopyalatmadık ki? O günkü Fatih Terim'i... O günkü Hagi'yi... O günkü Popescu'yu, Taffarel'i, Ümit Davala'yı, Suat'ı, Ergün'ü, Okan'ı, Emre'yi neden kopyalatmadık? Şimdiki G.Saray... Şimdiki Fatih Terim... Şimdiki Suat... Şimdiki Ümit Davala, Ergün Penbe, hepsi nerede, hani nerede? Hayatımız hep "Ah" ederek geçecek... Bir de o Yeşilköy'deki evi kopyalatmak lâzım aslında... İçim yandı... Cız etti yüreğim... Her deniz kenarında yürümek istediğimde gittiğim Yeşilköy sahilinde gördüğüm, seyretmeye doyamadığım o şahane ev... "Ah o evin içinde ben de olsaydım..." Dün şoku yaşadım... Ev tutulmuş... 40 senedir bana yâr olmayan o ev bir Portekizli'ye yâr oldu... Garip ama gerçek... O ev için yanan G.Saray muhabiri ben, G.Saraylı bir futbolcuya kaptırdı evi! Portekiz nire, Yeşilköy nire? Sen hergün uzaktan seyret, uzaktan gelen yerleşsin... Ohhh, ne âlâ.... Ama bu işler böyle, parayı veren düdüğü çalar... Güle güle otur Abel Xaiver... Neyse tesellim, yabancıya (!) gitmedi bari... Demek ki şimdi evi değil, Xaiver'i seyretme zamanıymış...