Kasap-koyun hesabı

A -
A +

İster fakir, ister fukara, yemek üstüne yak bir cigara... Birkaç gün önce Karadeniz'de hamsi ziyafeti çeken Aslan, midesi hazmetsin diye üstüne bir de Samsun sigarası tüttürmek istedi. Gerçi o bir Avrupalı'ydı ve yerli sigara kepek de yapabilirdi. Zaten bütün korkular da hep bu yüzdendi... Derin bir nefes çekti önce... Ve sonra sağını solunu incelemeye başladı... Önce Hasan Şaş aldı bir fırt... Daha sonra Arif ve Ümit, derken sonrasında Emre Aşık bile geçti sıraya... Samsun sertti, öyle tadı damağında kalacak gibi de değildi... Hani "kütük" gibi dedirten cinstendi... Zevk vermiyor ama Aslan'a da aynı zevki tattırmıyordu... Kocaman bir ilk yarı çek babam çek, bir tek Arif, o da frikikten ancak bir tek şut çekebilmişti... Samsun'un en hareketlisi Celil de literütüre kendi adıyla geçebilecek o, ünlü kaldırıp - vurmalarıyla biraz gözdağı verir gibi oluyor ama Aslan'ın kılı bile kıpırdamıyordu. İkinci yarıda tedirginlik çığ gibi büyüyordu... Kasap et, koyun can derdindeydi... Beraberlik ikisine de yaramıyordu... Aksi takdirde birinin elinden şampiyonluk uçabilir, diğerinin altından lig kayabilirdi... Bu korku her ikisini de yiyip bitiriyor, el - ayak titretiyordu. Şişt, şişt, sakin ol... Sinirlerine hakim ol... İşte böyle hayati bir maçta Samsun'un Ertuğrul'u neden yedeğe çektiğini, G.Saray'ın da Trabzon'daki kadar niçin akıllı değil de panik oynadığını anlamış değilim. Juvanovski, "kurt adam"ını çayıra salmak yerine yanında oturttu. Oysa Ertuğrul tecrübesiyle psikolojik bir güçtü. G.Saray'ı da ancak o gücüyle imha edebilirdi. Artık zaman geç olmuştu. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru "panik atak"lar hakimdi... Cimbom çullanıyor ama Samsun kontrataklarla hız kesiyordu. Gol olsun da nasıl olursa olsundu... Özellikle G.Saraylı futbolcular hileye, hurdaya, her yola başvuruyor ama golü bulamıyordu. Külyutmaz hakem Serdar Tatlı, bir keresinde kendini yere atan Fleurquin'e "temiz maç" adına sarı kartı basıyordu... Ama G.Saray yılmıyordu. Artık, şampiyonluk Kaf Dağı'nın ardında mı diye düşünmeye başladığımız anlardı... Öyle bir Ayhan vardi ki sahada, sağdan buldozer gibi indi... Bekletmeden ortaladı, orada Radu vardı... İyi vururdu... O da öyle yaptı... Vurdu... "G.Saray şampi"'ydi.... Peki ya Samsun?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.