Kesun ula dandanayi

A -
A +

Stada girer girmez caaart diye bir pankart: "Dağdibi cehennemine hoş geldiniz..." Vay anasına. Hem dağın dibiymiş, hem de cehennem (!) Üstelik yağmur seller gibi. Buz gibi hava da işin cabası. Bizi Rize'ye getiren uçağın, Karadeniz'in üzerinde sallaması da ayrı bir panik... Yani "Yer demir, gök bakır" cinsinden bir maç... Buraya kadar böyle. Peki ya bundan sonrası? İstanbul'dan gelenler için işlerin öyle kolay olmayacağı her halükârda belli oluyordu. Oysa Cimbom, Rize'ye taşı toprağı altın diye gelmişti. Ancak buradaki atmosferin daha 5. ve 25. metresinde bayıldı. Kafayı çalıştıran Serhat Akyüz Rize'nin yüz akı, Aslan için 'ölü yıkayıcı'ydı. Hasan Uğur da Rizelilere 'ohhh', Aslan'a 'oha' dedirtecek cinsinden vurmuştu. Fakat Cimbom'un çok iyi maratoncuları vardı. Hasan Şaş, İliç ve Arda'yla geride kalan 65 metrede ipi göğüsleyebilirdi. Ne var ki, Rize çok şanslıydı. İlk 45'te buldukları sadece iki pozisyonda 2 golü cebe indiriverdi. Hakan Şükür de atamadığı gollerle onlara çalıştı! Derman, derdin olduğu yere akarmış. Rize kalesinde kaçırılan onca golün ardından Gerets, Necati'yi yanında oturtmaktan vazgeçip forvete doğru akıttı ve gol de gecikmedi. Psikolojik güç oluşturan Cimbom, İliç'le ümit kapısını araladı. İlk yarının son demlerinde saldıran G.Saray, ikinci yarının ilk demlerinde de aralıksız bastırıyordu. Ama mazeretim vardı abi... Sağda Sabri'm, solda Ferhat'ım, forvette de Ümit Karan'ım yoktu! Üstelik Gerets bu sene önce oyun sistemini, sonra da camianın sinir sistemini bozmuştu. Bir de bu sahada top mu oynanırdı (!) Ama yok şuydu, yok buydu demenin anlamı yok aslında. Çünkü, Rize maçın sonuna şöyle bir not düşüverdi: "Kesun ula dandanayi..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.