Maçı, G.Saray'ın alacağı 23. dakikada kesinlik kazandı. Ne zaman ki o 20'lik Cem, 30'luk Baliç'in arkasında kalıp, onu çekerek durdurmaya çalıştı, fotoğraf da ortaya çıktı... Cem, Baliç'i ancak kart görme pahasına durdurabildi. O ana kadar İstanbulspor'un direkten dönen bir topu G.Saray'ın da golü vardı. Yani maç için "herşey olabilir" denilecek durum söz konusuydu. Fakat daha 23'te İstanbul'un genç delikanlıları G.Saray'ın yaşlı kurtları karşısında aciz, zavallı ve çaresizdi. G.Saray için son haftayı tek cümle ile özetleyebiliriz.. Her geçen gün üstünü koyuyor... G.Saray, bana göre bu haftaki oyunuyla apartmanın bir katını daha çıktı. Ama kaba inşaat henüz bitmedi. Hakan Ünsal, Ergün ve Cihan'ın yaptığı sağlı, sollu sıvalar tutmuyor. O bölgeleri ucuz harçla kapatmaya çalışıyorlar. Depreme dayanıklı bir G.Saray için onların da "uyanık müteahhit" ayaklarından vazgeçmeleri gerekir. Aksi takdirde bina bir gün çökebilir. Kaldı ki dün gece, G.Saray'ın karşısında futboldan bir haber İstanbulspor vardı. Ben Boğlar'ı hiçbir G.Saray maçında bu kadar ezik, bu kadar kesat görmedim. Bu çok sevdiğimiz İstanbulspor'un bir an önce emin ellere devredilip, takımın başına da işi bilen bir hocanın getirilmesi gerekir. G.Saray, daha ilk 45'te yarım düzine yapardı. Ama hâlâ geçen haftaki Beşiktaş maçında kaçırdığı penaltının olumsuz etkilerinden kurtulamayan Hakan, ancak böyle kötü bir rakip defans karşısında kendine gelebilirdi, o da öyle yaptı ve maçın son çeyreğinde açıldı. Eğer Kral, İnönü Stadı'ndan erken gelebilseydi sarı - kırmızılı takım son yılların gol rekorunu kırardı.Hakan ile kaleci Oğuz arasında geçen maçın tek sürprizi skorun 4-1 değil, 14-1 olmamasıydı.