Rakip Sakarya'ydı ya, G.Saray maçı farklı kazanırdı. O yüzden ben dahil topumuz topun Sakarya filelerine asgari 4-5, hatta 6 kez takılacağını düşünüyorduk. Ve ortalık "G.Saray bu hafta bay" esprilerinden geçilmiyordu. Yalnız biz mi? Sahadaki G.Saraylı futbolcular bile... Güleç yüzlüydüler, rahattılar, sıkmıyorlardı... Aslan arkana yaslan... Nasıl olsa gelecekti gelmesine gol... Ama ilk çeyreğin 0-0 geçilmesi miydi tedirgin eden, yoksa son çeyreğe de böyle girilirse korkusu muydu tribünleri bozan? Aslında ne tedirgin olunacak bir durum, ne de korkulacak bir ortam vardı. G.Saray olmasa Hakan vardı, Hakan olmasa hakem vardı. Bırakın birini, hele iki Hakan'ı, üç hakemi olan bir takımın gariban Sakarya'yı geçmemesi düşünülemezdi. Nitekim problemin çözülemediği bir sırada Hakan - hakem - Hakan denklemiyle zor olan matematik sorusu kolayca çözüme kavuştu. Yani Hakan + (3 hakem) = penaltı ve 1-0... Böylece bu işlem sonucunda ortaya bir şey daha çıkıyor; G.Saray gibi büyük bir takımın küçük maçlarda da yan etkenlere ihtiyacı var (!) Ve tabii ki bir gerçek daha var; ortada G.Saraylı futbolcuların alın terleri... Hakan Ünsal'ı bu sezon B.B. Ankaraspor maçından sonra ilk defa bu kadar diri ve cesur buldum. Top ayağına yeniden yakışmaya başladı. Ergün toparlamış. Tomas ve Hakan ise yine bir numara. Sabri, Ribery'nin gelmesiyle, Cimbom Ribery'nin girmesiyle çok değişti. Sabri maçın tamamında arı gibi çalışırken, G.Saray ikinci yarıda skorda olmasa da oyunda daha farklıydı. Maçın son dakikalarında tehlike sinyalleri de vermiyor değildi Cimbom. Fakat, defansta Tomas diye birisi vardı ki, Sakarya'nın bir tilki gibi hata bulduğu dakikalarda devreye girip arkadaşlarının yanlışlarını örttü. Dün savunmasında hiç gedik vermeyen Cimbom, Tomas gibi yerinde müdahaleler yapan Song'a da çok şey borçluydu. Fakat dün aynı şeyi pozisyonları cömertçe harcayan forvet için söyleyemeyeceğim. Yazının başında da belirttiğim gibi, asgari 4-5 gol bekleyenler dün yanıldı. Kötü mü oynadılar? Hayır. Dün gününde değildiler. Fransız futbolcu Ribery'nin artık yedek değil, ilk 11'de direkt oynaması gereken bir futbolcu olduğu da ikinci yarıda oyuna girdikten sonra iyice anlaşıldı. Fakat son dakikalardaki paniği de anlamış değilim. Bu G.Saray'a yakışmadı.