G.Saray yol ayrımında... İnanılmaz şekilde kabuk değiştiriyor. Hocasıyla, futbolcusuyla, yöneticisiyle... Ve tabii ki oyun sistemiyle... Cimbom, bu değişim sürecinde ya yeni ufuklara yol alacak, ya da içinden çıkılamaz problemlere... Şu anda nekahet döneminde... Müthiş bir karın ağrısı, şiddetli bir migren, ülser, gastrit, andropoz, ishal... Ama çoğunlukla "kodu mu oturtuyor" kuvvetinde ve haşmetinde... Bir bakıyorsunuz Antalya karşısında "kan ter" boşalıyor, öte yandan "dünya karması" Lazio'nun canına okuyor. Ve asla ümitsiz bir vak'a değil... Ama "Aslan eski Aslan" desek, bu da değil... "Hasta ayakta durmaya çalışıyor..." I- ııh.. hiç değil... Bence gelinen nokta, "Bir çuval inciri berbat etmek ya da etmemek" noktası... Ya elbirliğiyle bu "bıçak sırtı" durum atlatılır, ya da bıçak bir çok kişiyi keser, doğrar, göndere bu defa sarı-kırmızı değil, beyaz bayrak çekilir. Cimbom şu anda "Her devrin adamı"nı oynuyor. Şimdiki devir galiba büyükle büyük, küçükle küçük olma devri... Avrupa takımlarına patada kütede, içerde pek bulaşmıyor etliye sütlüye... Hani "Ne verirsen elinle, o gider seninle" hesabı... Lazio yorgunu G.Saray'ın Malatya'ya aldırmayacağı ama üç puanı alacağı belliydi. Ama küçük bir kaçamak için bile biraz uyanık olmak gerekiyordu. Cimbom o "biraz"ı biraz artırınca fazlasını bile elde etti. G.Saray, sırtüstü, kurbağalama, karışık... Her türlü kazanıyor. Biraz Sergen'i, Suat'ı, biraz Bülent'i, Ergün'ü, Perez'iyle... Ama daha çok, adıyla, sanıyla, mazisiyle... Malatya kendi evinde, kendi şehrinde yol yordam bilmeyen şaşkın bir adam gibi. Nereye, nereden ve nasıl gidilir? Sergen iki hareket çekti, bütün Malatya 10 dakikada yandı, bitti kül oldu. Sonuç; üst kattakilerin kuru gürültüsü alt kattakilere yetti de arttı bile...