Nenni bebek!

A -
A +

Dünya Kupası'nın bitmesini sabırsızlıkla bekledik!.. Millet, Fener, G.Saray, Beşiktaş muhabbeti yapamıyor diye kahroldu... Kahveler sadece Milli Takımımız'ın maçı sırasında doldu... Diğer maçlar seyredilmektense, bir başka zamana devredildi... Bu sırada Ortega bile güme gitti... Yalnız Ortega mı?.. Ya koskoca ülkem!.. Aslında Milli Takım'dan çok sayın Bülent Ecevit'i tebrik etmek gerekir... Kritik sağlık kontrolünü kılı kılına bütün ülkenin, Türkiye-Brezilya maçına kilitlendiği güne rastlattı... Böylece millet, yaşamakta olduğu felaketi, günlük gazetelerden 24 saat gecikmeli olarak tek sütun haberlerde gördü... Milletimizin bu felaketi daha tam olarak algılayabildiğine de inanmıyorum... Bir gerçek var; iyi uyutuluyoruz... Bütün kış ayını BBG eviyle, basketin 12 deviyle şişirdik... Haziran'da nurtopu gibi bir dünya üçüncülüğümüz oldu... Şimdi söz sırası yeniden G.Saray'a, Fener'e, Beşiktaş'a geliyor... Taraftar kızıyor... Öfkeli... Takımlar bir an önce pılını pırtını toplayıp seyircinin önüne çıksın diye bekliyor... Kim en güçlü, kim en iyi transferi yapmış?.. G.Saray mı, Fener mi, Beşiktaş mı? Kim en iyi hoca, kim en iyisini yapacak? Terim mi, Lucescu mu, Lorant mı?.. Bugünlerde bütün muhabbet bu?.. Bilmem Ecevit'in işine gelir mi?... Ya da futboldaki başarılar, siyasetteki başarısızlığı örter mi? Ama, yeni sezona yeni hükümet görünüyor... Bu defa onu ve onlarcasını futbol bile kurtaramayacak... Temizlik, temizlik üstünedir gidiyor... Canı yanan medya patronlarının bir kısmı haber müdürlerini suçlu görüp kovarken, bazıları parti kurarak vaziyeti kurtarmaya çalışıyor... Lâkin Türkiyem'de deprem bitmiyor... Magazin vitrinindeki son aşk hikayesinin kahramanları Çağla Şıkel'le Stelyo Pipis Hilton'da yemek yedikten sonra Ulus 29'da eğlenmiş... Topçusuyla popçusuyla, medyasıyla politikacısıyla bir başkadır (!) benim memleketim... Peki ya acı gerçekler!.. 'Ler' ekini atıyorum... Sadece bir tek gerçeği haykırıyorum; Ne olacak benim bu halim?.." Şimdi ne varmış halinde diye zıplarsınız di mi?.. Ecevit'e güvenip dolar borçlandım, borcum ikiye katlandı... Hasan Şaş'ın menecerine inanıp "Hasan İnter'de, Hasan Manchester'de, Hasan şurada, Hasan burada" diye manşete çıkan haberler yazdım, Hasan hâlâ G.Saray'da... Hasan'a bir tek teklif yok... Adı bende saklı bir popçu, Hakan Şükür'le bir araya gelip güzel bir magazin görüntüsü için söz verdiği gün Bodrum'da ortaya çıktı... Yalan hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu... Politikacı, topçu, popçu... Medyası, politikacısı... Köküne kibrit suyu... Bir tek sana güveniyorum baba bir tek sana... Ama sen de bu dünyada olmadığın için...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.