Geçtiğimiz Salı Pazarı'ndaki,'Karadeniz Paktı'na ilişkin yazım büyük öfkelere sebep oldu. Türkiye'de teşvik, şike, mafya olmadığını iddia edebilecek kadar saf insanlar var. Rizespor-Akçaabat Sebat maçında 'hatır, gönül işleri" vardı; bunu kaleci Metin Aktaş bile çıkıp ortaya koydu, yetmedi Yılmaz Vural istifasını sundu ama bazıları hâlâ böyle bir şey olamayacağının altını hem de kalın çizgilerle çizdi. Ve yine geçtiğimiz haftaki yazının son satırına şöyle bir dipnot düşmüştük; 'Gelecek hafta da gözler A.Sebat-Samsun maçında olacak..." Sen Sadık abi bu maçı Samsun'un kazanacağını düşünüyor muydun? Peki sen Şirin Berber, ya sen Hıncal Uluç, sen Erman Toroğlu, sen Samsunlu Serkan kardeşim, İsmail Uyanık başkanım, sen kahveci Mehmedim vesaire vesaire... Biriniz Samsun'un Sebat'tan galip çıkacağına inandınız mı? Bir tarafta eleğini asmış Samsun, ve karşısında ihtiyaç sahibi Sebat... Ancak öyle bir tablo vardı ki ortada, Sebat bu maçı bileğinin hakkıyla kazanmış olsa bile Rize maçında ortaya koyulan tablo yüzünden şaibe altına girmiş. Ve Rize'nin bu hafta kaybetmesi de olaydı... Bu defa bileklerinin hakkıyla kaybettiler! Ama Bursa'daki atmosfer 'gelecek' açısından karanlık bir tablo koydu ortaya. 'Sen Sebat'a kaybet, gel bizi burada yen..." öfkesi içindeki Bursalılar, topyekûn saldırdı, gözdağı verdi, karşılığında üç puanı aldı. Ama yanlış oğlu yanlıştı... Geçen haftaki yazımızda hatamız vardı tabii ki... Türkiye'de sadece Karadeniz Paktı diye bir şey varmış gibi anlattık... Hayır, öyle değildi elbette... Daha ne paktlar var, ne parklar, ne katlar, yatlar, kara para aklayanlar... Trabzon-Diyarbakır maçında Fatih Tekke'ye insafsızca tekme atıp sakatlayan, sezonu kapattıran zihniyeti de yazmak lâzımdı... Ve hatta ona bu gücü vereni, onu 'teşvik' eden zihniyeti de yazmak, yargılamak lâzımdı... Ve milletvekili meclisin kürsüsünden haykırıyor, başkanlar ekranlarda kusuyor, teknik direktör kulübesinden bağırıyor, futbolcu maçın sonunda açıklıyor, taraftar şikenin, teşviğin sloganlarını haykırıyor, bahisçiler, 'var' diyor ama bir Allah'ın kulu çıkıp da bunu delikanlı gibi sahiplenemiyor. Şikenin adı var sahibi yok... Teşviğin âlâsı var halası nerede? Mafyanın babası var anası belli değil... Türkiye'de yer yerinden oynuyor... Oynayanlar belli, oynatanlar belli... Televizyonlarda spor yazarından, başkanına, yöneticisine, eski futbolcusuna kadar herkes çıkıp var olduğunu söylüyor ama üstüne alınan yok, alan yok... İlhan Cavcavlar, İsmail Uyanıklar, Celal Doğanlar, Cemal Aydınlar, Ergun Gürsoylar, İhsan Kalkavanlar, Yıldırım Demirörenler, Aziz Yıldırımlar... Yemin ederim ki kurtuluş sizde... Siz çıkacak, siz söyleyeceksiniz... Siz konuşmazsanız bu işler asla düzelmeyecek... Çıkın bunu kimlerin yaptığını haykırın, yıllardır içimizde giderek kartopu gibi büyüyen bu 'ur'u aldırın... Ve devlet baba... 'Pişmanlık yasası' çıkart, bir kereye mahsus olmak üzere bütün itirafçıları affet, bağışla... Yapanlar ve yaptıranlarla 'gelecek' adına birlik ol... 'Neden yapıldığını' sormak yerine, 'Nasıl yapılmaz'ı ortaya koy... Herkes pisliğini halının altına süpürmek yerine gözler önüne sürsün... Bir kereliğine itiraf etsin, devlet baba da affetsin... ??? G.Saray-İstanbulspor maçında da gözler şaibeyi aradı... Onlar Karadenizli'yse bunlar da İstanbullu'ydu... Ama tertemiz maç oldu... Ve o tertemiz maç tribünlerde kirleniverdi... G.Saraylılar, attıkları sloganlarla kendi takımlarının futbolcularına adeta, "Trabzon'da yenilin gelin" mesajını verdi. Bunu öyle canı gönülden istediler ki, bu uğurda iki anons yaptırtıp Olimpiyat Stadı'nın erken kapanmasına bile sebep oldular. Ama balık baştan kokar... Senin ikinci başkanın da aynı şeyi yaptı, futbolcun da... Ve işin enteresan tarafı ne biliyor musunuz? Ergun Gürsoy diyor ki; "Trabzon'un şampiyon olmasını isteyen Hakan Şükür'le Baliç'i kınıyorum. Eğer Trabzon maçında iyi oynamazlarsa onları yakarım." Vay, vay, vayyy... Ergun Gürsoy kim? "Gönlüm Trabzon'un şampiyon olmasından yana" diyen kişi... Yani, bu futbolcuların ikinci başkanı... Yani, İstanbulspor maçında tribünlerden, "Şampiyon Trabzon" sloganları atan ve sahanın kapanmasına sebep olacak taraftarların yöneticisi... Peki diyelim ki G.Saray, Trabzon'a yenildi... Ve Hakan'la Baliç de formsuzdu... Ergun baba, bu iki futbolcuyu gerçekten cezalandıracak mı? Ya da en önemlisi kendisine nasıl bir ceza düşünüyor acaba? G.Saray'da bütün işler zaten çorap söküğü... Ve ülkem hakeza... Şimdi ne yapmak lâzım biliyor musunuz? Alacaksın bu şikecileri, alacaksın teşvikçileri, alacaksın MHK'yı Bülent Yavuz'uyla birlikte, "Ctrl+Alt+Del" yapacaksın... (Bilgisayar kullananlar bilir.) Sonra da kuracaksın çilingir sofrasını, "Karpuz+Peynir+Ekmek"le kutlayacaksın...