Paslı çiviler

A -
A +

Yaşadığınız ülke Türkiye ise eğer, başınıza gelebilecek her türlü duruma idmanlı olmanız gerekiyor. Ecevit "o haliyle" seçim meydanlarından ayrılamadı. Muhteşem hırsıyla otobüsün üstlerine asansörle de olsa tırmanarak "Ey sevgili Türk halkı, ben sizin için buradayım" diye haykırdı. Türk halkı da bu sözleri şükranla (!) karşıladı. Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller apartta bekliyor. Bir koltuk işareti gelse atlayacaklar. Görmüyor musunuz, Deniz Baykal, seçimlerdeki ağır hezimeti 'galibiyet' olarak yorumladı. Sırf bu yüzden Ali Aydın'ı kutlamak gerekir. Direnmedi... Hatalarını fark etti, bir kenara çekip park etti... Ali Aydın'dan kurtulduğumuz için değil, ufkumuzu açtığı için gözümüz 'Aydın'... Dert verdi ama ders de verdi... Bakalım bundan payına düşeni alan olacak mı? Söylenenlere bakılacak olursa Şenol Güneş'in altındaki koltuk kerpetenle söküldü. Fatih Terim, son bir ümit adına dört alternatif sunmuştu yönetime ama, 'istifa' olanı seçilince mecburen gitti. Ve şimdilerde son 'Manisa Tarzanı' Mustafa Denizli'nin can çekiştiği sahneyi izliyoruz ibretle... Ve bir de Haluk Ulusoy'u... Ve dahası da MHK Başkanı Bülent Yavuz'u... Kalacaklar mı, gidecekler mi? Ve ne yazıktır ki, adı UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik de olsa apartta bekliyor; "Karşıma rakip çıkmazsa aday olurum" diyerek... Bülent Yavuz ısrarına, hakemlerle ilgili yanlışlarına, teknik direktör konusundaki bir arpa boyu yol alamamasına ve hatta üniversite diploması olmamasına rağmen Haluk Ulusoy'un Erzik'le ilgili yaptığı açıklamaları sonuna kadar destekliyorum. Ulusoy'un başkanlığa gelmeden önce Türk futbolunun yaşadığı o korkunç kaos ortamının sorumlusu Şenes Erzik ve arkadaşları değil miydi? Futbolumuzu havuzda boğulurken, çırpınırken bırakıp kaçanlar onlar değil miydi? Ulusoy, hepimizin boyunu aşan o havuza cesur bir dalış yaparak futbolumuzu su yüzüne çıkartan adam değil miydi? Bugün ekenomik krize rağmen havuzun sağlıklı şekilde devam ediyor olmasının bile başmimarı Haluk Ulusoy'dur... Babamın oğlu değil, hemşehrim değil, göbekbağım da yok... Ama yiğidin hakkını yiğide vermek gerek... Rizespor'un F.Bahçe'yi devirmesi, G.Birliği'nin Beşiktaş'ı sahadan silmesi, Trabzon'un yeniden çıkış yakalaması, Akçaabat Sebat gibi kasaba takımının lige kafa tutma noktasına elbette Haluk Ulusoy'la geldik. Biz yanlışı nerede yapıyoruz biliyor musunuz? Zamanı iyi ayarlayamamakta... Bir insan ne zaman, nerede, ne yapacağını bilmeli... Geldiği gibi gitmeyi de bilmeli... Yıllarca kazandığı kariyerini kör hırsına kurban etmemeli... Ancak şimdi zaman Ulusoy'un bırakma zamanı değil... Her konuda amatörüz, adam harcama konusunda profesyonel... Zaman Terim'in de bırakma zamanı değildi. Harcadık ve Bodrum'a tatile gönderdik... Tribünler Hagi'den vazgeçmedi, vazgeçmiyor da... Sanki Terim'in beceremediğini Hagi becerekmiş gibi... Bırakın hocalığı hâlâ takımda oynamasını isteyenler var. Zaten kendisi de idmanlarda döktürüyor, stand-up şov yapıyor... Belki de, "Bu zavallı G.Saray'da hepsinden iyi oynarım" mesajını vermek istiyor. Eminim ki, Ergun Gürsoy'un 100. yıl planları içerisinde Hagi'yi antrenör-futbolcu olarak oynatmak da var. Bütün olay zamanlamayı iyi yapabilmekte... Ergun Gürsoy, 15 sene önce Hasan Vezir'i kaçırdığı zamanda kalmış... Hâlâ agresif ve deli fişek; 'Kodum mu oturturum" ûslubunda... Artık zaman o zaman değil... Artık zaman mütevazi olma zamanı... Atay Aktuğ gibi, Ziya Doğan gibi... Artık zaman eski zaman değil... Eskimiş futbolcuların zamanı ise hiç değil... Bülent'in, Baliç'in, Arif'in, Ergün'ün ve hatta Hasan Şaş'ın bu hırslarına (!) şaşırıyorum... G.Saray'da tutunmak adına geçmişteki o güzelim kariyerlerini tehlikeye atıyorlar. Şu andaki bütün hırsları G.Saray'a faydalı olmak değil, G.Saray'da hâlâ oynuyor olmak... Ama, "Nasıl oynuyoruz, çaptan düştük mü, takıma ne veririz vesaire vesaire" gibi bir dertleri yok... Bugün sahada dökülen G.Saray'daki eski futbolcuların durumu Ecevit'inkinden farklı mı ki? Ankaragücü maçında da gördük ki ayaklar artık gitmiyor... Yüreğinizdeki hırs artık hırsızlıktır... O hırs gençlerin önünü kapatmaktır, o hırs yapılması gereken transferlere çelme atmaktır, o hırs, hırs olmaktan çıkmıştır... Hele hele 100. yılda var olmak gibi bir duyguya kapılmışsanız o hırs yüzünüze gözünüze daha da bulaşacak demektir. Bence Hagi'nin kontenjanına sığınmayın ve mert olun... Hani, Beşiktaş maçında aldığınız yenilgide hatalarının arkasına sığındığınız Ali Aydın vardı ya... Düdüğünü asmakla aslında size seslendi; "Ben gereğini yaptım, ya siz?" Anlayana sivrisinek saz, anlamayana Ali Aydın da az...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.