Reklamın kötüsü olmaz

A -
A +

İhmal az kalsın G.Saray'da bir cana daha mâl olacaktı... Sergen'den sonra Mondragon da sizlere ömür olmak üzereyken, Fransa'da masaya yatırılarak son anda hayata döndürüldü... Razlıklı Mete Paşa'nın peşinden 1 metre bile ayrılmadğı, Canaydın'ın Parisler'e kadar gittiği, Terim'in arkasını bırakmadığı Mondragon nasıl oluyor da Cimbom'un kalesine mondra'gol' oluyordu?.. Eee, olurdu tabii; başkan Almanya'da, yönetim Antalya'da, Terim İtalya'da... Mondi de az kalsın Beşiktaş'taydı... Önceki haftayı eğlenceyle, şamata, gırgır ve seyahatlarla geçiren G.Saray, Beşiktaş'tan müthiş bir kontra gol yiyordu ki, top 65 milyonun gözleri önünde direkten döndü... İki gerçek çıktı ortaya... Birincisi Mondragon'un karaktersizliği... İkincisi Beşiktaş, büyük tokat yedi ama iyi reklam yaptı... Önce Mondragon... Bu adam Kolombiyalı mı, Lübnanlı mı, Yunanlı mı belli değil... G.Saray'a geldiği gün sempatik görünmek, Türk'ü kafaya almak için (bunu şimdi daha iyi anlıyorum) kendisinin Lübnanlı olduğunu, eskiden müslümanlarla ve Türkler'le içiçe bulunduğunu belirterek, "Benim adım Ali Ferit... Bana Mondragon demeyin" diyecek kadar da ileri götürmüştü işi... Çünkü Ali Ferit'i (!) G.Saray'a getiren Ali Dürüst'tü... Bir taşla iki kuş... Hem müslüman ülkede olduğunu bildiği için Lübnanlı'ydı, hem de Ali abisini kafalamak için Ali Ferit... Usta bir oyuncu (!) ama yan topları çok zayıf... Üstelik arkadaşlarını da Lucescu'ya sürekli şikâyet eden cinstendi... Ta ki, Vedat'ın şamarını yiyene kadar... Lig bitti, yapı paydos ya, Ali Ferit bir anda hem Mondragon, hem de Yunanlı oldu... Sahte pasaport kullandığı gerekçesiyle Fransa'dan sürgün edilmeye hazırlanan Kolombiyalı, tehlikenin farkına varıp, kötü huylarına bir yenisini daha ekledi ve hakim önünde hangi yalanı uydurdu biliyor musunuz?; "Benim soyum Yunanistan'dan geliyor. Anneannem Yunanlı'dır. Fransa'ya gelirken pasaportumu da bu yüzden Yunanistan'dan aldım. Sahte olduğunu bilmiyordum..." Memleket ve isim enflasyonu yaşayan bu kalecinin Asena'yı bile kıskandıracak kadar kıvrak olduğunu da öğrenmiş olduk. Ve bizim yalan rüzgârı medyanın iki yalanı; Mondragon'u G.Saraylı futbolcular çok seviyormuş... Yalannnnnn... Mondragon, delikanlıymış, G.Saray'a verdiği sözden dönmemiş... Silme yalannn... Bakın arkadaşlar, bu adam, bu Ali Ferit, bu Yunalı var ya; Lucescu'ya da, Beşiktaşlı yöneticilere de ve meneceri Jean Lui'ye de hem de defalarca "Beşiktaş'a imza atmaya hazırım" dedi. G.Saray aradı, Terim taradı, onlara da, "Ayrılamam..." şarkısını söyledi... Mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır... İnanmayan açsın telefonu kendi meneceri Lui'nin ağzından duysun... Adam, "İtirafa hazırım..." diyor... İşte Reha Muhtar'a tüyo...  Kartal kanadında ise şok, hüzün, rezalet, prestij kaybı dizboyu... Peki Beşiktaş kaybetti mi?.. Hayır, hayır, hayır... Bence iki kere kazandı... Hem ne idüğü belirsiz bir insana bulaşmadı, hem de süper bir reklam yaptı! Beşiktaş, bir gerçek ki, son yıllarda G.Saray'la Fener'in gölgesinde kalmıştı... Reytingi çok düşük bir kulüp oldu... Üç büyükler rekabetinde averaj takımı... Taraftar sayısı hızla azalıyor... Yapılan araştırmalarda G.Saray, son 10 yılda 1. takım olurken arkasında yüzde 6'lık bir farkla F.Bahçe var... Ama Beşiktaş'ın esamesi okunmuyor... Kümeden değil ama çaptan düştüler... Artık yeni nesil Beşiktaş'ın adını bilmiyor... Mondragon olayında Beşiktaş iyi reklam yaptı... Transferde kaybetti ama rekabeti hatırladı... Göreceksiniz bu seneki G.Saray - Beşiktaş maçları Fener - G.Saray maçlarını da geçecek... Ve sanırım kazanan Türk futbolu olacak.. Sağol be Ali Ferit... Sen neymişsin... Haydi hayırlı işler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.