Sayfa toplantısı

A -
A +

Bana göre yine 'kapkara' bir tabloyu geride bıraktık bu hafta... Bir tarafta taciz skandallarıyla sarsılan halter camiası, diğer yanda günlerdir beynimize, evimize kadar sokulan Hakan Şükür muhabbeti, son olarak da Trabzonspor - Beşiktaş maçındaki hakem hataları... Ve sonrasında Beşiktaşlı yöneticilerin 'zavallı' açıklamaları... Neden zavallı? Sabah sayfa toplantısına otururken Beşiktaş muhabiri Cahit Eroğul, siyah - beyazlı yöneticilerin bugüne kadar Beşiktaş'ın uğradığı haksızlıkları rapor haline getirip federasyona ve MHK'ye 'delil' göstereceği haberini verdi... Trabzon yazarımız Şirin Berber söze dalıp, Kartal'ın bu trajikomik halini tek cümleyle özetledi; "Sene başında aldıkları 14 tane işe yaramaz futbolcuyla 5 milyon dolarlık tazminat anlaşması yaptıkları Del Bosque'den daha güzel delil mi olur?.." Al sana Şirin'ce delil... Ve buna iki ilave daha yapalım... "Beşiktaş'taki futbolcu seçimi yanlış... Bosque'nin İspanya'dan gelirken cebinde getirdiği sistemi uygulama biçimi de yanlış..." Bu işin delille melille, hakemle makemle ilgisi yok. Beşiktaş'ın kıçıkırık bir - iki penaltısının verilmemiş olmasına asla ihtiyacı yok... Beşiktaş'ın şu anda yapacağı tek şey var; Lucescu'nun sistemiyle oynamak... Eğer tabii ki bugünü kurtarmak istiyorsanız bu... Ama geleceği kurtarmak istiyorsanız eğer, ya da Bosque illâ kendi sistemini oturtacaksa; bu kadroda ufak ufak şimdiden operasyona başlamalı... Ya devlet başa, ya kuzgun leşe... HHH Türkiye'de her sene Hakan Şükür şenlikleri düzenleniyor malum... Her sene aynı gün ve aylarda olmasa da senenin bir yerinde mutlaka Hakan Şükür sendromu yaşıyoruz... Eskiden eş problemi vardı, şimdilerde bazen cip muhabbeti, bazen prim... Bazen kral, imparatorla ters düşer bazen medyayla... Hakan bu durumu, "Birileri sırtıma binip şöhretin zirvesine ulaşmak için yapıyor" şeklinde yorumluyor... Primi de inkâr ediyor cipi de... Fakat medya ne yapıyor? Kum saati misali saniyelerle başlayıp dakikaları bir çırpıda aşıp, saatleri, günleri haftaları deviriyor... Düşünün bu kadar zaman içerisinde hep Hakan Şükür konuşuluyor. Çoluk çocuk pür dikkat... Peki ama neden sadece Hakan? Niçin Necati değil, niçin Sergen değil, niçin Tuncay, Serhat, Bülent, Hasan Şaş, Tayfur, İbrahim Üzülmez değil de Hakan? Hadi onlar yerli... Niçin Hooijdonk değil, niçin Ronaldo, Hagi, Baliç, Mondragon değil... Hakan çok sevdiğim bir dostumdur... G.Saray'da onun 12, benim de 15 yılım doldu... O zamanlar yaptığı tecrübesiz ve sert çıkışlarında gerçekten de genellikle haksızdı... Ama bugün haklı... Fakat şöyle bir durum var; adı çıkmış bir kere... Geçmişte haksız olduğu konular, bugün haklı davasında onu haksız duruma düşürdü... Şimdi Hakan'a bu köşeden özel bir şey sormak istiyorum. Hatırlar mısın Hakan, sen ve ben aramızdaki esprileri ya da fıkraları numaralandırırdık. Mesela, "7" dediğimiz an o numaraya hangi fıkrayı kodlamışsak aklımıza getirir sen, ben, Arif, Okan ve diğer futbolcular gülme krizine girerdik. Aklıma kaç numaralı fıkra geldi biliyor musun Hakan? Beş... "Temel bir gün yolda giderken muz kabuğu görmüş... 'Ulan yine düşecem' demiş..." .................... Bu kaçıncı tuzak ve bu kaçıncı tuzağa düşüş be Hakan... Hiç olmazsa bu sefer cevap vermeseydin ya... Şimdi bak haklı olduğun davada nasıl da haksız duruma düştün...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.