"Teşvik"i mesai

Birbirimizi kandırıp duruyoruz... Güya G.Saray dün gece İstanbulspor'la deplasmanda oynadı. Pöhhhh, bal gibi kendi evindeydi. Saha da G.Saray'ındı, seyirci de... Şikeydi, teşvikti söylentileri bugünlerde ayyuka çıktı. Peki İstanbulspor - G.Saray maçının Olimpiyat Stadı'nda oynanması teşvik ya da şike değil mi? Bu iş illa parayla mı olmalı? Test maçı adı altında kaldırırsınız her zamanki oynadığı yerden İstanbulspor'u, koyarsınız Olimpiyat Stadı'na... "Oyna bakalım burada G.Saray'la" dersiniz. O G.Saray her ne kadar şikayetçi gibi görünse de, Z.Burnu ya da Güngören'de alışık olmadığı gündüz vaktinde oynamaktansa, alışık olduğu Olimpiyat'ta çıkar ve seve seve oynar maçını. Düşünün, bu stadda rüzgâr panelleri bile G.Saray'ın. Kağıt üzerinde bile Olimpiyat Stadı şu an G.Saray'ın sorumluluğunda. Anlaşmanın bitmesine de daha 3 ay var. Peki G.Saray kağıt üzerinde güçlüydü de sahada değil miydi? Yoooo saha da fena değildi. Söylediğimiz bu sebeplerden dolayı, ya da şampiyonluğa dört elle sarılmış olmalarından, G.Saray çok daha üstündü. Özellikle yeni aslanlara bayıldım. Ribery ve Hasan Kabze beni mest etti. Geçen yıl pahalı transferlerle ucuz işler yapan G.Saray, bu sene ucuz transferlerle pahalı işler yapıyor. Dün gece yalnız G.Saray kazanmadı, Milli Takım da kazandı. Hatta Ersun Yanal kazandı! Hele Yanal iki kere kazandı. Hasan Kabze ay-yıldızlı formaya el salladı adeta. Eğer Yanal onu görürse Hakan Şükür'den dolayı G.Saray'la olan kırgınlığını bir nebze de olsa giderebilir. Hele Milli Takım'ın ısrarla golcü hasreti çektiği şu dönemde. Tabii ki Ayhan'ı da unutmamak lâzım. Dün gece yabancı transfer gibiydi. G.Saray'ın 10 numarasıydı. Hagi'yi yalnız İstanbulspor galibiyetinden dolayı değil, şu yaşlı takımı Ribery, Hasan Kabze ve Ayhan'la harmanladığı için tebrik ediyorum. Hakan Şükür'e ise hayret ettim doğrusu. İstanbulspor defansı onun korkusundan neredeyse kendi kalesine gol atacak kadar panik yapıyor ama bunun farkında olmayan Hakan karşı karşıya kaçırmaya devam ediyor. Sonuç itibarıyla G.Saray şampiyonluğu çok istiyor ve hâlâ çok inanıyor. İstemek, başarmanın yarısı. Ama hayatın da bazı gerçekleri var. Mesela Fener gibi, mesela 5 puanlık fark gibi...