Şu sıralar spor kamuoyununda herkes futbolun iyi oynanmadığından yakınıyor. Ve işin tuhaf tarafı da bundan yakınanların hiçbir tanesi de kalkıp çuvaldızı kendine batırmıyor. Çünkü menfaatler sözkonusu... Varsa yoksa "Ben..." Megaloman bir toplum olduk. "Ben yaparım, ben yaptım, ben yazdım, ben çizdim, ben halletttim, ben aldım, ben verdim." "Önceki yazımda da belirttiğim gibi.." diye başlayanından "Şike konusunda söyleyecek çok şey biliyorum ammaa..." diyenine... Bencil bir toplum olduk vesselam... Gazetecisinden, futbolcusuna, yöneticisine ve taraftarına kadar megaloman olduk... Ve bu megalomanlık bizi birçok pisliğin de içine itti, farkında olamadık. "Tüfek icat oldu mertlik bozuldu"nun öbür ifadesi şimdilerde, "İddaa çıktı futbol bozuldu"ya dönüştü. İddia ediyorum piyasaya bu sene çıkarılan bu İddaa oyunu futbol oyununu müthiş şekilde bozacak. Aslında, daha yaşı başı gelmeden bozdu bile... Ortalıkta binbir çeşit iddia dolaşıyor. Hakeminden futbolcusuna, yöneticisine, gazetecisine kadar herkes bir iddia, herkes bin İddaa peşinde... Artık maç skorlarını ufaktan ufağa bu İddaa belirliyor. Samsun'da kopan kelleler... İsmail Uyanık her ne kadar bunu resmen açıklamasa da, "Bu İddaa denilen oyunu oynuyorlarsa söylenenlere ve başlarına gelene de katlanacaklar..." ifadesiyle özellikle Cenk ve Serkan'ı İddaa'nın ortasına attı bile... Şimdi gel de inanma... İsmail Uyanık'ın İddaa dışında söyledikleri de vardı geçen akşam bir televizyon kanalında... Ben Uyanık'ın gerçekten uyanık ve akıllı bir başkan olduğuna daha önceki işlerinde de şahidim. Müthiş zeki ve işi bilen bir başkan... Önceki gece yaptığı konuşmalar gerek İddaa konusunda gerekse şike konusunda Türkiye'nin, Türk spor kamuoyunun, Türk spor camiasının ne hallere geldiğini ortaya koydu zaten... İkide bir "Neler oluyor bize?" sloganları atıp duran medya bu soruyu ne kadar samimi soruyor sizce? Bence samimiyet sıfır... Düşünün ki, muhabirler takip ettikleri takımın maçlarında bile esas görevini unutmuş, Avrupa'nın dandik takımlarından AZ Aalkmar, Hannover, bilmem ne maçını soruyor, takip ediyor. Sebep; bahis oyunu... Düşünün Sergen geçen yıl iki gol attığı Chelsea - Beşiktaş maçında Beşiktaş'ın beraberliğine 1'e 7 oynamış. Peki ya mağlubiyetine oynasaydı?.. Adı bende saklı bir kulüp başkanı geçen sezon bir maçın devre arasında takımı 1-0 mağlup ama kendisi sevinç içinde... Sebep; bahis oynadığı Avrupa'nın bilmem ne takımı galipmiş... Hikmet Karaman anlatıyor... Bir taraftar kendi takımının mağlup olduğu maçta sevinç çığlığı atıyor... Sebep; takımı aleyhine bahis oynamış... Şimdi bu nasıl gazeteci, bu nasıl futbolcu, bu nasıl yönetici, bu nasıl taraftar? Al birini vur ötekine... Bir de utanmadan çıkıp Türkiye'de futbolun kalitesizliğinden yakınıyorlar... Kendi kalitelerine bakmadan... Gazeteciler bahiste, futbolcular bahiste, kulüp yöneticileri bahiste, taraftarlar bahiste... Bahse girerim ki, bu böyle sürüp gittiği müddetçe bizi daha çok Letonyalar tokatlar, çok Ukraynalar gelir çarpar, feleğimizi şaşırtır... İşin kötüsü ne biliyor musunuz? Üç gün önce 13 yaşındaki yeğenim gelip ne desin? "Dayı bu hafta bütün okul harçlığımı İddaa'ya yatırdım ama bir şey çıkmadı..." Bilmem anlatabiliyor muyum? Anlıyorsunuz değil mi?