Açıkçası ben Hagi'ye iyiden iyiye ifrit olmaya başladım. Büyük topçuydu, güzel oyuncuydu... Hatta son Mohikan'dı... Ama Hagi, hoca mı? İşte bu konuda şüphelerim var. Şöyle derin "MEDYA MENSUBU" olarak düşünüyorum da Hagi G.Saray'a gelene kadar iki defa lastik patlatmış. Önce bir Romanya'ya gidelim. Hagi'nin futbolu bıraktığı dönemde Romanya Futbol Federasyonu milli takımlarındaki çöküşü durdurmak adına 'gençleştirme operasyonu'na gitmişti... Her şey yeniden başlasın diye düğmeye basılmış ve Hagi'nin bunu başaracağı düşünüldüğü için milli takımın başına getirilmişti. Ancak Hagi ne yaptı? Tuttu o ünlü çöküşü yaşayan eski takım arkadaşlarını tek tek takıma koydu yeniden... Ve onlarla Dünya Kupası elemelerinde sahne aldı. Ama heyhat... Hagi bunun faturasını Romanya'yı Dünya Kupası finallerine götürememekle ödedi.... Ve sonrasında apar topar görevinden alındı... Ardından Bursaspor'da gördük Hagi'yi... Bakın, hatırlayın... Hagi orada da aynı hatayı yaptı... Takımı Rumenler'le doldurdu. Ülkesinden getirdiği 5 vatandaşıyla takım kurmaya çalıştı. Dost işi yaptı yani... Ve bir süre sonra Hagi, Bursa'da da barınamadı. İstifası istendi, istifasını verip çekti gitti... Şimdi de G.Saray... Ve Hagi'yi düşünüyorum gözlerim kapalı... Romantik bir şarkı çınlıyor kulaklarımda; "Eski dostlar... Eski dostlar..." Hagi, koskoca G.Saray'ın başında bile hem de 100. yıla rağmen aynı hatasını üçüncü defa tekrarladı... Eski takım arkadaşlarından medet umarak onlara sonsuz kredi sağladı. Vefa güzel bir duygu. Ama vefayla gerçekler bağdaşmıyordu... Hagi birlikte top koşturduğu Hakan Şükürler, Hakan Ünsallar, Ergünler, Hasan Şaşlar, Arifler için Malatya maçı sonrasında, "Bunlar doymuş" deyiverdi. Yaa, Hagi uzun sözün kısası şu; korkaksın dostum... Sen kocaman bir korkaksın... Romanya'yı Dünya Kupası finallerine gençlerle taşımayı gözün yemeyince emekliliği gelmiş eski takım arkadaşlarına sarıldın, olmadı... Bursa'da kendine yabancılık çekmeyeceğin bir ortam kurmak adına ülkende ne kadar tanıdığın varsa getirdin ki, dost, akraba yabancılık çekmeyesin diye, olmadı... G.Saray'da sıfırdan başlamayı göze alamadın. Yeni bir takımla dizlerin titrer diye korktun yine tanıdıklara sarıldın. Eski dostları kafalarsam eski formlarını da yakalarlarsa işi yırtarım diye düşündün, olmadı... Ve G.Saray, Hagi'nin bastırılmış duygularının son kurbanı oldu.. YANAL DEĞİŞİK VERSİYONU Bütün maç taktiklerini ve oyun sistemini bilgisayara göre yapıyormuş Ersun Yanal... Ukrayna maçı öncesinde belli ki, Yanal'ın kullandığı bilgisayara virüs bulaşmış... Takım dizilişi ve oyun anlayışı yanlış olunca sistem Ukrayna karşısında çöktü. Kardeşim, ben teknik direktör değilim ama Şampiyonlar Ligi'nde her seferinde 3-5-6 yiyen F.Bahçe defansını hangi akla hizmet ederek Milli Takım'a da sıralıyorsun? Hangi mantıkla sırık gibi Ukrayna savunmasını Çin takımını andıran Gökdeniz'le Nihat'la Fatih'le delmeye çalışıyorsun? Şimdi temizlik zamanı... Ya Ersun hoca bilgisayarındaki virüsleri temizleyecek ya da hocam yeniden reset yapıp geri dönecek!.. Geri dönüşün adresi ise belli; Hakan Şükürler, Ergünler, Hasan Şaşlar, Hakan Ünsallar, İlhan Mansızlar, Alpaylar, Ümit Davalalar... Yani büyük kısmı Hagi'nin de eski dostları... Size bir şey diyeyim mi dostlar, ben bu futboldan bir şey anladıysam n'olayım... Görüyorsunuz işte; Hagi, eskilere sarılır; korkak... Yanal, yenilerini bulur; beceriksiz... Şimdi Hagi mi Yanal gibi yapıp gençlere yönelmeli, yoksa Yanal mı Hagi gibi yapıp 'eski dostlar'a sarılmalı?.. Yumurtamı tavuktan tavuk mu yumurtadan? Bizim medyaya kulak asmak gibi bir hatanın içine düşer de derin, "MEDYA MENSUBU" gibi düşünürseniz eğer, tavuğu da yumurtayı da çeker vurursunuz... Geriye ne Hagi kalır ne de Yanal... Ee, kolay mı bu medya koca Fatih Terimler'i, Mustafa Denizliler'i bile yedek kulübesinde oturtuyor, görmüyor musunuz? Peki ya Cihat Aktaş... Siz hâlâ, İnönü tribünlerinde öldürülen 15 yaşındaki Cihat'ı Metin Sözüer'in öldürdüğünü düşünenlerden misiniz?