Bu kadar klasik bir başlık olur mu, olur... Maçlar yoktu ya bu hafta, yazacak başka bir şey bulamayınca, işin ucundan ben de bulaşayım dedim... Ne yalan söyleyeyim ben bu adamdan hiçbir şey anlamadım... Zat-ı muhteremin sanal mı, Yanal mı olduğunu anlamak için müneccim olmak gerekiyor... Müthiş kötü futbol oynuyoruz... Ama grupta lideriz... İlk günden beri iyi değiliz ama şimdilik de olsa zirvedeyiz... Kore'deki, Japonya'daki galibiyetleri dokuz doğurarak kazanmıştık. Futbol hak getireydi... Bugün de öyle... Futbol hak getire... Ama dedik ya zirvedeyiz diye... Adam mı, madam mı? Deli mi, dahi mi? Kral mı, soytarı mı? Milli Takım'ın başına geçtiğinden beri bir tartışmadır gidiyor. Adamın her hareketine ya, "Ofsayt" deniliyor ya da 'Ohaa' olunuyor... Hakan Şükür'ü neden kesti? Bize ne kardeşim, bıçağı eline veren Bıçakçı'ya sorsanıza... Şükür'ün yerine neden Fatih Tekke? Ergün'ün soyadı niçin Penbe, Hakan Ünsal hani nerde? Bir ton fasafiso... Şimdi bu Ersun çocuk haklı mı, haksız mı? Gelin halka gidelim, kahvehanelere inelim... Haksız ise, "Kaka çocuk Yanal" yazın, gırk gırk gırk igiye gönderin... Haklıysa da aynı numaramız yine geçerli! Kimine göre bilgisayar kurdu, kimine göre Kazaklar'ı şansa vurdu... Ben onu - bunu bilmem kardaş, adam Kazakistan maçında herkese langırt yaptı... Fatih Tekke'ye 'Şükür' çektik... Yeni golcümüze sevindirik olduk. Sevindirik olmamakta diretenler düşünsün, isterlerse Yunanistan orada, oraya göç etsin... Burada buram buram tecrübe kokuyor... Şenol Güneş'e de az yapmamıştık... Neler yazdım ve yazdık... Şimdi biraz insaf edelim... En azından bekleyelim görelim... Haa, bana fikrimi soracak olursanız Allah'a şükür ben iyiyim... Çoluk çocuk ha keza, ellerinizden öper, afiyetler diler... Sarı inek de iyi. Yalnız bir ara sütten kesildi... Bir tek derdimiz; 2006 Dünya Kupası yolu gözleriz... Gelirseee Ersun iyi hoca, gelmezse ne âlâ... O zaman da kendi düşünsün... Arkasına bağlayacakları tenekenin çıkaracağı gürültüyü gözardı etmesin... Şimdi ortada koskoca bir gerçek var; Ersun düşmanları... Bu kişiler çarşamba gecesi, "İçimizdeki Danimarkalılar"ı oynayacak... Kalemlerin ucu sivrilmiş bekliyor... Takım mağlup olursa ilk soracakları da şu; "Uzun Danimarka savunması arasında Fatih Tekke'nin ne işi vardı?" Sözü dönüp dolaştırıp Hakan Şükür'e getirecekler... Danimarka'nın vurduğu yetmezmiş gibi bir de onlar vuracak... Zor iş be... Bir de gerçek olan şu; Ersun hocayla henüz çetin ceviz bir resmi maça çıkmadık... Yunanistan çöküşü yaşıyor, Gürcistan'la Kazakistan mâlûm... Şimdi Danimarka, Ersun düşmanları için büyük bir fırsat... Ama ve bence bu Ersun Yanal için de fırsat olmalı... Düşünebiliyor musun hocam, Danimarka'yı Kopenhag'da deviriyorsun... Yeniyor ve geliyorsun... İşte ben o zaman o, 'uçları sivriltilmiş' kalemleri düşünüyorum da... Ve de onların sahiplerini! Ve de siz 'Danimarkalı'laştıramadıklarımızın sevincini...