Aynı aileden, ayrı yollara...

A -
A +

Saadet hanım o anda onun Zehra'ya ne kadar benzediğini düşünerek irkildi. Zavallı kadının kızını son defa gördükten sonra bir arabanın altında can verdiğini öğrendiği zaman çok ağlamıştı. Onun bütün yaşadıklarının küçücük bir bölümünü yaşasa imkanı yok katlanamayacağını düşünürdü hep. Asiye'de de Zehra'nın sabrı, metaneti vardı. - Allah kızıma öyle şeyler yaşatmasın... diye geçirdi içinden. Kazadan sonra tutulan raporda suçlu bulunan Zehra olmuştu. Sanki bilerek gelmişti arabanın üzerine. Hiç kaçmamıştı. Görenler vardı kazayı. Kadının son derece dalgın, hatta kendinde olmadığını bile iddia etmişlerdi. Kızının sesiyle uyandı daldığı düşüncelerden: - Yarın 18.45 uçağıyla gidiyoruz. Babam biletleri almış. Şimdi söyledi. Saadet hanım şaşkın baktı. O kadar dalmıştı ki telefonun çaldığını bile duymamıştı. Asiye bir kahkaha attı: - Oooo... Anneciğim, sen nerelerdesin söyler misin?  Havaalanında sürekli yapılan anonslardan çın çın ötüyordu her taraf. Saadet hanım telaşla kocasına döndü: - Önder, bir şey unutmadık değil mi? Bagajları verelim. Aman bir şey eksik kalmasın. Yirmi sene öncesine nazaran oldukça kilolanmıştı kadın. Önder bey ise şakaklarına düşen kırlarla hâlâ eskisi kadar yakışıklıydı. Asiye mavi gözlerini çevresinde gezdirerek annesine takıldı. - Aman anne, biraz rahat ol... Her şey tamam, ben kontrol ettim. Önder bey gülümsedi sakin bir şekilde: "Anneni tanımaz mısın prenses... Hep böyledir, illa ki tutuşacak etekleri"... dedi usulca.. Gülüştüler baba kız. Sokuldu Asiye babasına. Başını onun omzuna yasladı sevgiyle.  Suphi Cevat bey arabadan hızla inip arka tarafın kapısını açtı. Şahane hanım artık yardım olmadan inip binemiyordu. Karısının koluna girmişti ki yanlarına gelen Cem hemen annesinin eline yapıştı: - Babacığım, siz bırakın, ben götürürüm annemi. Şahane hanım oğluna baktı şefkatle: - Sağ ol yavrum.. ihtiyarlık zor oluyor.. - Aman anneciğim, başımın üzerinde yeriniz var sizin. Hiç düşünmeyin böyle şeyler. Güngörenler'in şoförü bavulları önden götürüp bagaja teslim etti. Bekleme salonuna geçtiler. Cem hemen annesini oturtacak bir yer buldu. Suphi bey de yanlarına gelmişlerdi. Genç delikanlı etrafına bakındı. Bir anda kendisini izleyen bir çift mavi gözle karşılaştı. Son derece güzel bir kız dikkatle bakıyordu yüzüne. Tuhaf bir duyguyla sarsıldı. İçinden bir sıcaklık akıp yüreğine yayılıverdi bir anda. Ne olduğunu kendisi de anlamamıştı. Hafifçe gülümsedi genç kıza...  Asiye Saadet hanımın kolunu tuttu: - Anne, şu gence bak, ne kadar saygılı, yaşlı kadın herhalde aile büyüklerinden biri. Ne kadar içten yardımcı oluyor değil mi? Çok da yakışıklı bir genç... Önder bey de dönüp bakmıştı kızının işaret ettiği tarafa. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Karısıyla kızına eğilip: - Onlar meşhur İzmir'li aile Güngörenler. Suphi Cevat Güngören, karısı ve oğlu. Galiba avukat çıkmış yeni. Asiye birkaç saniye önce kendisine kibarca gülümseyen delikanlıya baktı hayranlıkla: - Aferin ona. Maşallah... Akıllı bir çocuğa da benziyor. Saadet hanım başıyla bir başka yönü işaret etti: - Al, işte bu da genç... Bir ona bak, bir buna. Aileler mi kabahatli, yoksa başkaları mı bilemiyorum... Saadet hanımın işaret ettiği yerden iki polisin arasında elleri kelepçeli vaziyette Tuncer geliyordu. Yılışık bir tavırla çevresine bakıyor, küstah bakışlarını insanların üzerine dikip onlara olan nefretini belli ediyordu. Gözleri Asiye'nin gözlerine takıldı. İki çift mavi göz birbirine kenetlendi bir anda. Genç kız başını çevirdi hızla. Rahatsız olmuştu ama içinde garip bir duygu vardı. Huzursuz hissetti kendisini. Tuncer alaycı bir ifadeyle ona bakmakta ısrar etti. Yedi sekiz metre ilerideki Ümit biraz da mesleğinin cezbetmesiyle dikkatini bu tutuklu gence yöneltmişti. Şahane hanımın fısıltısı duyuldu. - Allah ıslah etsin... Tuncer asi bir tavırla orta yere dişlerinin arasından bir tükürük fırlattı. Polisin iteklemesiyle silkelenerek yürüyüp gitti. Asiye yüzünü buruşturdu onun ardından. Ümit ise kaşlarını kaldırmıştı: - Kim bilir suçu ne... Herhalde tatbikata gidiyor... Üç kardeş birbirlerinden habersiz, yıllar sonra bir yerde böyle karşılaşmışlardı. Hepsi aynı yollarda, farklı hayatların içindeydi... -SON-

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.