GÜLBAHAR

A -
A +
"Kızına sahip çıkmalısın Erdal!" Genç kadın birkaç saniye içinde hayatlarının ortasına bir bomba gibi düşen bu yeni ferdin düzenlerinde nasıl bir çalkantı oluşturacağının bilinciyle çaresiz bir şekilde kekeledi: - Erdal... Bu çok korkunç bir şey... Yani... yanlış anlama... Hem senin için hem de o çocuk için çok sarsıcı bir olay... Canım benim, şimdi anlıyorum halini. Ağlamaklıydı adam. Umutla baktı karısına: - Ne yapmalı Perihan? Öyle çaresizim ki... Genç kadın kısa kesilmiş saçlarını eliyle geriye doğru itti. Kararlı ve olgun bir tavırla: - Kızına sahip çıkmalısın Erdal. O yavrucağın hiçbir günahı yok ki... Erdal minnetle baktı karşısındaki kadına. Titrek bir sesle: - Benden nefret ediyormuş galiba. Eda'yı da düşünüyorum. Bu onun için de katlanılması güç bir gerçek. Perihan hanım acı bir tebessümle baktı eşine: - Hayatta olabilecek olan şeyler bunlar... Kadere inanırım ben Erdal. Eda muhakkak ki bir çalkantı yaşayacaktır, ama bu kabul etmek zorunda olduğu bir şey. Bana kalırsa şimdi onu düşünme. Sen bu yavruya kucak açmak zorundasın. Yerinden kalkıp kocasının arkasına geçti: - Baba olmak kolay değil ki... Adam bitkin bir tavırla başını eğerken usulca fısıldadı: - Teşekkür ederim anlayışın için. - Olması gereken bu! Burada kendimi ve kızımı düşünerek bencil davranamam. Kadere karşı gelmiş olurum o zaman. Hepimizin hayatında hatalı kararlar verdiğimiz dönemler olmuştur. Bunların bedelini bir şekilde öderiz ve sonuçlarına katlanırız. Şimdi kendini topla. Bana kalırsa henüz Eda'ya bir şey söylemeyelim. Sen kızınla görüş, onu tanı. Her şey o kadar boşlukta ki şu anda... Çocuk gibi olmuştu Erdal bey. Sanki Perihan hanım annesiydi ve işlediği bir suçun değerlendirmesini yapıyordu. - Nasıl karşılaşacağım onunla Perihan? Beni nasıl karşılayacak? Hiçbir şey bilmiyorum. Gülümsedi genç kadın: - Bana kalırsa sen korkuyorsun Erdal. Toparla biraz kendini. Seni böyle çaresiz görmeye alışkın değilim ben. Her zaman bizi toparlayıcı biri oldun. Şimdi bu halini yadırgıyorum. Kızına gidip kendini tanıtacaksın. O da muhakkak ki anlayış gösterecektir. On sekiz yaş insanların olayları mantık çerçevesi içinde değerlendirebileceği bir yaştır. Erdal bey umutsuzca kaldırdı bal rengi gözlerini, karısına tedirgin bir şekilde bakarak fısıldadı: - Ya sonra? Onu bu evde kabul edebilecek misin Perihan? Genç kadın durakladı. Yutkundu. Başını kendinden emin bir şekilde kaldırıp gülümsedi: - Burası onun babasının evi Erdal! Adam göz pınarlarına yerleşen yaşları bir anda serbest bıraktı. Yanaklarına süzüldü billur tanesi gibi iki damla. - Sağ ol Perihan, sen mükemmel bir kadınsın... diye fısıldayabildi... *** Saadet sabah kocasını ve oğlunu işe yolladıktan sonra aceleyle evini toparlamış, akşam için yemeğini yapıp evden çıkmaya hazırlanıyordu. Saat ona geliyordu. Gülbahar garip bir inatla okula gitmiyordu. Onlar da üstelemiyorlar, kızı kendi haline bırakıyorlardı. Gerek okul idaresi, gerekse öğretmenleri yaşadığı acı olayları biliyordu nasıl olsa. Bekir konuşmuştu okul müdürüyle. Müdür bey anlayışlı davranmış, biraz müsamaha tanımıştı. Bekir ve karısının tek tedirginliği uzak kaldığı derslerine nasıl yetişeceğiydi... Saadet mantosunu giydiği sırada telefon çaldı. Yüzünü buruşturarak tekini giydiği ayakkabısını çıkartıp salona koştu. - Alo, buyurun? - Bekir beyin evi mi efendim? - Evet, kimsiniz? Karşıda kısa süren bir duraklama oldu. Sonra titrek bir sesle devam etti arayan: - Ben.. Ben Erdal Çağlar hanımefendi. Sanıyorum kim olduğumu biliyorsunuz. Saadet heyecandan ayaklarının titrediğini hissetti. Telaşlı bir sesle atıldı: - Biliyorum tabii, biliyorum. Buyurun Erdal bey. Ben Bekir'in eşiyim... Saadet... Haluk'un annesiyim. - Sizi rahatsız ettim hanımefendi ama eşimle birlikte sizinle görüşmek istiyoruz. Sabahın bu saatinde belki münasip değil ama durum önemli, sizin de tahmin edeceğiniz gibi. * DEVAMI YARIN Yazan: FERDA İLHAN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.