Hayal gördüğünü sanıyordu Zehra...

A -
A +

Karakoldan çıkınca sarhoş gibi olduğunu fark etti Zehra... Ayakları, adımları birbirine dolanıyor, nereye ve nasıl yürüdüğünü bilmiyordu. Beyni uğulduyor, gözleri kararıyordu sanki. Hüsamettin yol boyunca konuştu durdu yanı başında. Ama bir tek kelimesini bile duymuyordu Zehra. Onun aklı, o karanlık, soğuk taş odada bıraktığı küçük oğlundaydı. Döndü olanları duyunca abartılı hareketlerle dövündü bir süre. Sonra da hırsla söylendi: - Ah o Yakup! Baba olup başlarında sahip olamadı işte. Kadın başına senin başaracağın şeyler mi bunlar hiç... Yutkundu Zehra, hiçbir şey demedi. Çocuklarını toparladı, mırıldandı: - Ben gideyim eve artık. Allah razı olsun sizden. Sağ olun... *** Yakup cebindeki son kuruşa kadar kaybetmiş, zil zurna sarhoş bir halde sallanarak çıktı yokuşu... Hava az sonra aydınlanacaktı. Saat sabahın dört buçuğu olmuştu. Evinin kapısına yığılır gibi yüklendi. Bir iki yumruk attı herkesin uyuduğuna falan aldırmadan. Sonra da sigaradan ve içkiden kısılmış, boğulmuş sesiyle haykırdı: - Zehra... Zehra kız, aç kapıyı... Zavallı kadın zaten uyumuyordu. Bir de onun böylesine zil zurna sarhoş gelip gürültü etmesinden çekinerek fırladı yerinden. Kapıyı açmasıyla kocasının kocaman gövdesi üzerine yığıldı adeta. Güçlükle tutabildi. Ayağıyla kapıyı itip kapattı, sonra da beline sarıldı adamın, odaya sürükledi. Çekyatlardan birinin üzerine itti. Kocaman gövde bir top gibi yuvalanarak düştü yatağın üzerine... Yavaşça yanına yaklaştı kadın. Dikkatle baktı. Sızmıştı bile. Yanaklarından farkında olmadan süzülen yaşlara hayret etti. Bir insan ağladığını nasıl olur da fark etmezdi şaşırdı. Artık duyularını yitirdiğini düşündü... Ümit'e baktı. Emine de o da mışıl mışıl uyuyorlardı. Olan biten hiçbir şeyden haberleri yok gibiydi. Sevgiyle doldu içi. Bugün ilk defa bu güzel duyguyu yüreğinde hissetmenin kısacık tadını fark etti. Gözleri daldı yine. Camın kenarına oturdu. Karanlık sokağın içinde kaybolup gitti. *** Sabah ışıkları dışarıdaki tek tük ağaçların arasından bir kurşun gibi yayılıyordu yolun üzerine. Yaprakların canlı gölgeleri kıpırdadıkça uykusuz geçen bir gecenin etkisiyle Zehra hayal gördüğünü sanıyor, sanki yoldaki kıpırtıları oğlu Tuncer geliyormuş gibi algılayıp heyecanla gözlerini açıyordu. Ezan sesi duyuldu uzaklardan bir yerden. Yavaşça kalktı oturduğu yerden. Abdestini alıp namazını kıldı bir köşede. Yakup'tan yorgun geçen bir günü horultuları yükseliyordu. Anacığından kalma seccadesini katlayıp kaldırdı. İki çocuğunu bırakacak yeri yoktu. Yanında götürecekti çaresiz. Bir demlik çay koydu. Biraz bisküvi ezdi Emine için. Bu sırada Yakup'un kuru öksürüğü doldurdu evin içini. - Kız Zehra, su ver bana bakayım, zehir gibi ağzımın içi... Oof başım... Yolla şu Tuncer'i de bir aspirin alsın bana... Suyu getirdi, uzattı bardağı: - Tuncer yok! Yakup kafasını kaldırıp hayretle baktı karısına. Çakır gözleri kısılmıştı: - Yok mu? Yok ne demek, nerede velet? - Yok... Karakolda. Hapis. Şimdi mahkemeye çıkacak... Fırladı adam yerinden. Karısının kollarından tutup sarstı olanca gücüyle: - Neler oluyor be? Ne hapsi, konuşsana kadın? Sanki en yüksek şehir cereyanına kapılmış gibi titredi kadın. Dirseklerini bükerek geri çekildi. - Gitmiş dün... Çekip gitmiş, akşam da hırsızlık yaparken yakalanmış. Polisler götürmüş. Gidip baktım Hüsamettin ağabeyle. Bakkal mı ne soymuş. Adam affetmiyor, ters biri zaten. Çocuk mahkemesine çıkacakmış bugün... Şimdi gideceğim. Konak mı ne dediler. Orada adliye varmış. Dişlerinin arasından bir tükürük fırlattı Yakup yere. Kükredi adeta elini kaldırarak: - Bir çocuğa sahip çıkamadın be, ne biçim kadınsın... Yıldırım gibi indi tokat Zehra'nın yüzüne. Sarsıldı kadın. Dudakları tek bir çizgi halinde, kilitlenmiş gibi donuktu yüzü. Başı sarsıntıdan gitti geldi. Eliyle tokadın patladığı yanağını tuttu. Yanıyordu. Acısı beyninde çakmıştı bir anda. Başını iki yana salladı "yazık!" der gibi. Hiçbir şey demeden Emine'yi kucakladı. Bisküvisini yedirmeye koyuldu. Yakup deli gibi dolanıyordu odanın içinde. Yan gözle arada karısına bakıyor, onun tepkisizliğinden çekindiği belli oluyordu... AMI YARIN>

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.