"Hazırla valizleri, Amerika yolu gözüktü..."

A -
A +

Saadet hanım sevinçle ellerini çırptı: - Harika bir fikrim var Önder... Yaz geliyor, bana kalırsa bu sene hiçbir yere bağlı kalmadan uzun bir seyahate çıkalım. Mesela bir Karadeniz turu, veya Bir Akdeniz turu. Nereye gideceğimize Asiye karar versin. Küçük kıza döndü: - Ne dersin hayatım? Asiye mavi gözlerini kırpıştırarak baktı genç kadına. Son derece sevimli bir gülümseme ile: - Gezmeye mi gideceğiz anne? Diye sordu. Saadet mutluluktan uçuyordu adeta: - Ah canım benim anne diyen dillerini sevsinler senin, kızım, benim kızım, canım kızım... Ah Önder nasıl mutluyum bilsen, kendi evladım olsa ancak bu kadar severdim. Ona bütün güzellikleri göstermek, hayatın en hoş ve tatlı lezzetlerini tattırmak istiyorum. Ne olur, bana gönül koyma sakın, seni ihmal etmiş falan değilim. Ama... Suçlu ve şımarık bir çocuk gibi önüne baktı. Önder bey sevgiyle tebessüm etti: - Saadet, seni böyle görebilmek için sahip olduğum her şeyi feda etmeye hazırdım. Nasıl gönül koyarım ki... Genç kadın yerinde duramıyordu: - Evet, evet, karar verelim şimdi, nereye gidelim? Sen söyle Asiye, buraya mı, buraya mı, yoksa buraya mı gidelim? Elindeki turizm dergisinin üzerindeki seyahat acentelerinin reklam resimlerini göstermişti bakımlı parmaklarıyla. Asiye gözlerini kıstı çok ciddi bir iş yapıyormuş gibi. Sonra hızla aşağıdaki resimlerden birisinin üzerine indirdi hızla: - Buraya, buraya gidelim... Karı koca eğildiler resme bakmak için. Resmin altında DİSNEYLAND, Oyuncaklar diyarı.. AMERİKA yazıyordu. Önder bey bir kahkaha attı: - Bizim prenses nereye gideceğini çok iyi biliyor doğrusu... Seçimi yaptı küçük hanım. Senin gibi alçaktan uçmadı Saadet. Hazırla valizleri, Amerika yolu gözüktü... Genç kadın kucaklamıştı Asiye'yi. Her zaman yaptığı gibi sıkıştırıyor, doyasıya öpüyordu. Asiye ise şımarıkça kahkahalar atıyor, hayatından çok memnun görünüyordu. Çabuk alışmıştı bu ilginin sadece kendi üzerinde olduğu eve. Her şey onunla bağıntılıydı zaten. Bütün gözler üzerinde, ağzından çıkan her şey anında yerine getiriliyordu. Hiç aramıyordu Zehra'yı. Hatta unutmuş gibiydi. Öyle ki, sanki bu evin gerçek çocuğu, Şahin ailesinin doğuştan bir ferdiydi... - Ne dersin, araştırayım mı turizm şirketlerini? Başını salladı Saadet küçük kızı kollarından bırakmadan: - Hemen Önder... Hemen araştır, nasıl da aklıma gelmedi benim, tabii ya, Asiye'min gideceği tek yer Disneyland olmalı. Oyuncaklar diyarı Disneyland. Kızıma görmesi gereken her şeyi göstereceğim ben. Küçük kızı kucağından indirdi. Asiye koşarak odasına doğru gitti. Mutlaka aklına gelen oyuncaklarından birini alacaktı. - Bugün Zehra hanıma gitmek istiyorum. Kadını arayıp sormadım hiç... Önder bey ceketini giyiyordu: - Bana kalırsa Asiye'yi götürme. Ne kadar az görse onları o kadar iyi bizim için. Hatırlatmaya gerek yok. Genç kadın başını iki yana salladı: - Olmaz Önder. Zehra'nın kızını görmeye hakkı var, hem meraklanma, Asiye o kadar alıştı ki bize, onların yanında yabancı gibi duruyor. Merak ediyorum halini... Büyük oğlu ıslahaneye gönderildi zavallı kadının. Gidip gördü mü, ne oldu, arayıp sormadım. İlgilenmem lazım. Hem... durakladı, keyifle devam etti sonra: - Seyahate çıkacağımızı haber vereyim değil mi? Ver elini Amerika!.. *** Suphi Cevat bey gazetesini hafifçe indirerek gözlüklerinin üzerinden yerde oynayan küçük Ümit'e baktı hissettirmemeye çalışarak. Çocuk önüne konan bir torba oyuncakla oynuyordu sessizce. Zaten son derece sakin, sessiz, inatçı olmayan bir çocuktu. Çok korkmadığı zamanların haricinde hiç ağlamazdı. Saati geldiği zaman olduğu yerde uyur, kalktığı zaman da bazı çocukların yaptığı gibi huysuzluk etmeden elleriyle, parmaklarıyla oynayarak, veya yanı başında bulduğu herhangi bir eşya ile oyalanarak kendisiyle ilgilenilmesini beklerdi. Suphi Cevat usulca çevirdi başını, karısını inceledi. Şahane hanım gözlerini küçük çocuğun üzerine dikmiş, nefes bile almaya korkar bir vaziyette kıpırdamadan onu izliyordu. Dudaklarına Suphi Cevat beyin uzun zamandır görmediği mutlu bir tebessüm yerleşmişti. Adam gazetesini katlayıp gözlüğünü çıkardı. - Ne düşünüyorsun Şahane? Kalsın değil mi çocuk? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.