Kulaklarına kar suyu kaçırılmış olan gazeteciler, hastanenin önünde ambulansın gelmesini bekliyordu. Acil girişine yanaşan ambulansın kapıları açılır açılmaz, flaşlar ardı ardına patlamaya başladı. Leyla sedye ile ambulanstan indirilirken, Latife Hanım gazetecileri uyardı: -Çocuklar yapmayın. Doğumdan sonra fotoğraf için sizi içeri alacağım. Şimdi gereği yok. *** Suna, Aras'ın kıyısındaki ağacın altında kundaktaki bebeğini öpüp kokluyordu. Kendisine gülücükler sunan oğluna bir "Aras'ım" diyordu, ağzından bin "Aras'ım" çıkıyordu. Ağaçtaki kuşlar, onun sevincine ortak olurcasına birbirinden hoş nağmelerle cıvıldaşıyordu. Birden gök gürledi, hava karardı ve ürkütücü sesler duymaya başladı. Sanki birileri kucağındaki bebeği almak istiyordu. Bağırmak istedi, sesi çıkmadı. Neden sonra flu bir ışık belirdi. Işıkta birtakım gölgeler hareket ediyor ve konuşuyorlardı. -İşte geliyor, yakaladım! -Aman dikkatli olun. -Sakin olun hanımefendi. Bakın, geldi bile. Suna bebeğini almak isteyenlere daha fazla karşı koyamamıştı. Onların eline geçen bebek ağlamaya başlamıştı. -Maşallah aslan parçası, dedi doktor. Latife Hanım, annesine bebeğin sağlıksız olduğunu duyurmak için üstüne basa basa söylendi: -Sanki biraz çelimsiz, hasta, ne bileyim, yaşamayacak gibi görünüyor. Öyle değil mi doktor bey? Latife Hanımın neden böyle dediğini anlayan doktor onu rahatlattı: -Merak etmeyin hanımefendi, annesi kendinde değil. Bebeği hemşireye uzattı: -Hemşire hanım, bebeği tartın ve annesine götürün. Bebeği tartan hemşire; -Üç kilo yedi yüz gram, dedi. Latife Hanım sevinçle hemşireyi kapıya doğru itekledi: -Hay maşallah! Haydi, haydi götürün. *** Japon iş adamlarıyla önemli bir toplantıda olan Selim'in telefonu çalınca müsaade isteyerek kalktı. Babası İsmail Hakkı Bey toplantıyı sürdürürken, o, pencerenin önünde annesiyle konuşuyordu: -Efendim anne. Ah, toplantıdaydık. Neyse babam devam eder, ben hemen gelmeye çalışacağım. Selim babasının kulağına bir şeyler fısıldayınca, İsmail Hakkı Beyin yüzü sevinçle aydınlandı: -Hâlâ duruyor musun? Sen dünyaya gelirken ben annenin elini hiç bırakmadım. Haydi git, git!.. *** İlaçla uyutulmuş olan Suna'nın koluna serum takılıydı. Kendine gelip etrafa bakınınca, odada bir hemşire olduğunu gördü: -Bebeğim... Bebeğim nerede? diye sordu. -Bebeğinizde problem vardı, yoğun bakıma alındı efendim. Suna kalkmaya çalışarak; -Ne problemi, diye söylendi. Benim bebeğim sağlıklıydı. > DEVAMI YARIN