Büyük gün gelip çatmıştı!

A -
A +

Suna yatağına oturmuş, bebek için alınan giysileri sevip okşuyordu. Gözü aynaya takılınca, karnının ne kadar büyümüş olduğunu gördü. Doğum için artık sayılı günleri, belki de saatleri kalmıştı. Kalbi, yakında oğlunu kucağına alacak olmanın heyecanı ile çarpıyordu. Kalkıp aynanın karşısına geçti. Ellerini karnının üzerine koyarak duygusal bir ses tonuyla söylendi: -Aras'ım benim. Canım oğlum! Seni kucağıma almak, öpüp koklamak için sabırsızlanıyorum. Sana anlatacağım o kadar çok şey var ki... Ben anasız büyüdüm. Ana kokusuna hasret, ana şefkatinden mahrum, öksüz büyüdüm. Suna'nın yanaklarından süzülen iki damla yaş, ellerinin üstüne düştü. -Seni hiç yalnız bırakmayacağım oğlum, diye devam etti. Evlat nasıl sevilirmiş göstereceğim herkese! Ananla gurur duyacaksın bebeğim. Seni köyümüze de götüreceğim, ağacımı, ırmağımı gösterip her bir şeyi anlatacağım oğlum... *** Leyla, yatak odasında, kadın ve doğum doktorunun "gizlice" gönderdiği hamilelik aparatını karnına bağlamaya çalışıyordu. Filmlerde aktrislerin hamile görünmek için kullandığı bu aparat sayesinde o da dokuz aylık hamile gibi görünecekti. Bir kemerle bele bağlandığı için yastık gibi kayıp düşme riski yoktu. O bununla uğraşırken, kayınvalidesi Latife Hanım da pencerenin önünde ileri geri gezinerek telefonla konuşuyordu: -Alo, Kerem Efendi duyuyor musun beni? Ha, tamam iyi dinle. Vakit doldu. Yarın sabah erkenden yola çıkıp geliyorsun tamam mı? Konuştuğumuz gibi. Hadi bekliyorum, güle güle. Latife Hanım perdenin aralığından dışarı bakarken, karnının üzerindeki ağırlıktan bunalan Leyla sıkıntıyla söylendi: -Üff, öyle sıkıcı ki! Bunu ne kadar taşıyacağım karnımda? Pencereden dönen Latife Hanım gelinine dik dik baktı: -Sadece birkaç saat. Bir de dokuz ay taşıyanları düşün! Leyla büyük bir pişmanlıkla söylenerek kayınvalidesine yaklaştı: -Ah, özür dilerim anneciğim onu demek istemedim. Yani bu yapay, sadece göstermelik biliyorsun. Latife Hanım kapıya doğru giderek: -Biliyorum kızım, biliyorum, dedi. Babanlar geldi, haydi çıkar onu da salona geçelim. -Tamam anneciğim, hemen geliyorum. *** Ertesi gün, Latife Hanım büyük haberi almış, sancıları tutan Suna'nın hastaneye kaldırıldığını öğrenmişti. Plan gereği bir ambulans da Hazar Yalısı'nın önünde bekliyordu. Çok geçmeden sirenlerini öttüren ambulans trafiği yararak hastaneye yetişmeye çalışırken, içindeki sedyede yatan Leyla, doğum sancısı çekiyormuş gibi inliyor, bağırıyordu. Görevli hemşire tansiyonunu ölçerken, Latife Hanım ise Leyla'nın elini tutarak ona cesaret vermeye çalışıyordu: -Dayan kızım, sabret hele, az kaldı... Hay Allah, bizim hesaplarımıza göre bir gün daha vardı ama, kerata biraz aceleci galiba... Leyla, Latife Hanımın bu lafına gülmemek için dudaklarını ısırırken, Latife Hanım da "ciddi ol" diye kaş göz ediyordu. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.