Tatlı bir rüya kâbusa dönmüştü!

A -
A +

Hemşire, yatağından kalkmaya çalışan Suna'yı yatırarak; -Siz yatın, ben bir bakıp geleyim, dedi. Hemşire çıkınca, Suna ağlamaklı bir sesle söylendi: -Bebeğimi istiyorum. Onun soluğunu dinlemek, kokusunu duymak istiyorum... Dayanamadı. Yatağından doğruldu, terliklerini giydi ve serumu eline alarak kapıya doğru yürüdü. Tam odadan çıkacaktı ki, hemşire ile birlikte Latife Hanım içeri girdi: -Nereye gidiyorsun? Sakın bunu bir daha yapma, düşer bayılırsın. Hemşire Suna'yı yeniden yatağına yatırırken, o ağlamaklı söyleniyordu: -Bebeğimi istiyorum. Hani nerede? Neden onu bana getirmediniz? Latife Hanım, üzgün bir yüz ifadesi takınarak; -Ne yazık ki bebeğin ölü doğdu Suna, dedi. Suna şok bir halde doğrularak bağırdı: -Hayır! Hayır ölü doğmadı, ben onu duydum! Hem, hemşire dedi ki... Latife Hanım Suna'yı bastırarak yeniden yatağa uzattı. Sonra hemşireye dik dik bakınca, hemşire sözünü düzeltme ihtiyacı duydu: -Yani doğduktan hemen sonra öldü. Ama ben size söyleyemedim. Suna yatağın içinde oturup Latife Hanımın boynuna sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı: -Bebeğimi istiyorum Latife anne! Öldüyse ölüsünü görmek istiyorum! Onu bana getirin ne olur! Latife hanım, çatık kaşlarıyla hemşireye Suna'yı sakinleştirmesini işaret etti. Hemşire hazırlıklıydı, hemen bir iğne yapıverdi. Sonra da kendinden geçen Suna'yı yatağına uzattı. Latife Hanım Leyla'nın odasının kapısı önüne gelince, gazetecilerin beklemekte olduğunu gördü. -Çocuklar ne kadar acelecisiniz. -Yarınki baskıya yetiştireceğiz efendim. -Babası gelmeden olmaz. -Selim Bey geldi efendim, içeride. Latife Hanım kapıyı açarak; -Gelin bakalım. Yalnız flaş istemiyorum, bebeğe zarar verir... *** Evin bahçe kapısı önünde taksiden inen Suna, sendeleyerek bahçeye girince, merdivenlerde dalgın bir halde oturan babası ile karşılaştı. -Baba? Kerem, kızının geldiğini görünce oturduğu yerden kalkıp yanına yaklaştı. Suna birden babasına sarılarak ağlamaya başladı: -Baba bebeğim öldü! -Duydum, dedi Kerem. Ne yapalım, ölenle ölünmez. -Baba ben bebeğimi istiyorum. Onsuz yaşayamam! -Saçmalama kız! diye Suna'yı azarladı babası. Senin canın sağ olsun, yine evlenir bir bebek daha yaparsın. Haydi, haydi gidelim. Trene yetişmemiz lazım. -Ne treni? diye şaşkınlıkla sordu Suna. -Kızım köyümüze gideceğiz. Bu kadar misafirlik yeter. Onların işi başından aşkın, artık yük olmayalım. Suna eve doğru yürümek istedi: -Benim bebeğimin giysileri vardı. Onları alayım hiç olmazsa. -Öf kızım, kapılar kilitli, kimsecikler yok görmüyor musun? Suna şaşkındı. Tatlı bir rüya ne olmuştu da korkunç bir kâbusla bitmişti? Neden kendisini bir anda kapı önünde bulmuştu? > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.