"Ben İstanbul'u hiç görmedim"

A -
A +

Latife Hanım, Suna'nın sağlıklı bir bebek doğuracak özelliklere sahip olup olmadığını anlamak istiyordu. Hem onu yakından tanımak, hem de ikna etmek için yatağını kendi odasına yaptırmıştı. Ancak, gecelikler içindeki Suna, kadının sürekli kendisini incelemesinden sıkılıyor, utanıyordu. -Siz rahat uyusaydınız Latife Hanım Teyze, dedi. Ben diğer odada yatardım. -A, o nasıl söz kızım? Ben rahatım merak etme. Seninle sohbet ederek yatarız. Sıkılma, ben de bu köyün insanıyım. Bak ne diyeceğim. Kocanı kaybetmişsin, üzüldüm. Onu çok seviyor muydun? Suna başını eğdi, cevap vermedi. -Sükut ikrardandır, demek ki seviyordun. -Ben evlenmek istemiyordum, dedi Suna. Babam başlık parası için verdi. -Vah yavrum benim, yazık etmiş baban sana. Bu devirde başlık parası mı kaldı ayol? Hem sen daha iyilerine layıksın. Bir de hamile kalmışsın öyle mi? Suna yine cevap vermedi. Bir müddet kızın mahcup duruşunu izleyen Latife Hanım, sonunda büyük teklifini yaptı: -Bak Sunacığım. Ben seni çok sevdim. Üzülmene, kötü günler geçirmene gönlüm razı gelmiyor. Köy yerinde dul bir kadın olarak yaşamak çok zor. Hele babasız bir çocuk doğurmak... Ama büyük şehirler öyle mi? Kimse kimseye karışmaz. Gel seni İstanbul'a götüreyim. Suna şaşkındı: -İstanbul'a mı? - Evet, İstanbul'a. Sen de benim bir kızım olursun. Hizmetçilerimiz sana gül gibi bakarlar. Bebeğini sağlıklı bir şekilde dünyaya getirirsin. Ha, ne dersin? Suna hayallere dalar gibi konuşmaya başladı: -Ben İstanbul'u hiç görmedim. Denizi görmedim... Aras kıyısında kocaman bir ağacım var. Bizim bostanda. Hep oraya gider, o ağaçla dertleşirim. Aras'ın türküsünü dinleyerek hayallere dalarım. O azgın suyun beni de alıp götürmesini isterim uzaklara. Latife Hanım, şefkatle Suna'nın saçlarını okşadı: -Sen güzel olduğun kadar da ince duygulusun kızım. Bu çok hoşuma gitti. Yarın beni de o ağacın altına götürür müsün? Merak ettim. -Elbette! Orayı görmenizi çok isterim. *** Leyla, Selim'in geniş ve lüks ofisinde tek başına oturmuş, eşinin yapacağı konuşma metnini inceliyordu. Az sonra Selim kravatını düzelterek içeri girdi: -Hazır mısın canım, açılışa geç kalıyoruz. -Konuşma metnini okuyordum. Selim, mini buzdolabından içecek bir şey alarak koltuğa oturdu: -Nasıl, beğendin mi? - Güzel de... Bu bir yurt açılışı. Bence, öğrencilere burs verdiğimizi de söylemelisin, tam sırası. Eğitime destek söylemleri pek moda bu ara biliyorsun. - Haklısın karıcığım. Uygun bir yere not düş, ben spontane söylerim. Leyla metne not düşerken, cep telefonu çaldı. Telefonu alıp bakınca, heyecanla yerinden fırladı. -Ah, nihayet annem arıyor. Alo anneciğim!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.