Ali ellerini ağzına siper ederek bağırdı: -Seni seviyorum Samira! Samira da elini kalbinin üstüne koyarak, -Bhebbak ya Ali! dedi kendi dilince. Ali, onu taklit etti: -Bhebbak Samira! Züleyha güldü. Samira da gülerek Ali'nin hatasını düzeltti: -Hayır hayır, sen bhebbek demelisin Ali, çünkü ben kadınım! -Bhebbek öyle mi? -Evet sen bana bhebbek, ben sana bhebbak! -Her neyse, işte ondan! diye seslendi Ali. Kızlar gülüştüler. Samira elindeki uçurtmayı havaya kaldırarak; -Allah'a emanet ol Ali, diye seslendi. -Sen de Allah'a emanet ol, diye karşılık verdi Ali. *** Birkaç dakika sonra Samira ile Züleyha bir ağacın gölgesine oturmuş, uçurtmaya yapışık mektubu çıkarmaya çalışıyorlardı. Nihayet zarfı uçurtmadan ayırarak açtılar. Önce Ali'nin bir portresi çıktı zarftan. Samira ilk defa bu kadar yakından görüyordu Ali'nin yüzünü. Kara kaşları, kara gözleri, etkili bakışları kalbini yerinden oynatmıştı âdeta. Dalgalı saçları, yeni terlemiş bıyıkları, ince dudakları, her şeyi, her şeyi ne kadar güzeldi! Züleyha fotoğrafı Samira'nın elinden çekip alınca, Samira da mektubu açarak okumaya başladı. Ali mektupta artık dikenli tellere yaklaşmasının yasaklandığını, bu yüzden uçurtma formülünü düşündüğünü yazmıştı. -Bak, ne kadar akıllı, dedi Züleyha'ya mektubu göstererek. Züleyha da; -Aşk insanın aklını olmadık şeylere çalıştırır kızım, diye karşılık verdi. Lakin, her gün uçurtma uçuracak olursanız işiniz var! Samira, Züleyha'dan aldığı fotoğrafın üzerinde parmaklarını gezdirerek dalgın bir halde söylendi: -Fotoğrafını aldım ya, şimdilik bu yeter. Onu uzaktan görmek de bir lütuftur bana. Züleyha, arkadaşını iterek, -Bana ne, diye söylendi. Ben de böyle bir aşk istiyorum ya! -İnşallah, diye karşılık verdi Samira. Züleyha Samira'yı çimenlerin üstüne yatırarak şakacıktan yumruklamaya başladı... *** Lamia yatağında oturarak kızının yarım kalmış iğne oyasına yardım ediyordu. Samira neşeyle içeri girdi. Elindekileri masanın üstüne bırakarak, sevinçle gelip annesinin boynuna sarıldı: -Merhaba anneciğim, nasılsın? -Şükürler olsun, bugün iyiyim kızım. -Senin için en güzel şifalı otlardan topladım anne. Şimdi bir güzel kaynatıp içiririm. Lamia kızının uzun siyah saçlarını okşayarak, -Benim şifam sensin güzel kızım, dedi. Seni böyle neş'eli görmek en tesirli ilaç benim için. Acaba kızımı bu kadar mutlu eden şey nedir, de bakalım hele. > DEVAMI YARIN