Güneş henüz batmış, ürpertici bir alacakaranlık çökmüştü köyün üstüne. Çeşmeden iki kova dolusu su götüren Samira, bir an önce eve varmak için adımlarını hızlandırmıştı ki, sokağın karşısından çıkan bir arabanın farları gözünü alınca kenara çekildi. Otomobilin arka koltuğunda oturan Şakir Ağa, başı önünde su taşıyan bu genç kızı hemen tanımıştı. Yanından geçinceye kadar Samira'yı iyice bir süzdükten sonra bıyıklarını burarak arabayı kullanan kahyasına sordu: -Bu Zahit'in bize epey borcu vardı he mi kahya? Salim, dikiz aynasından ağasına bakarak cevap verdi: -Doğru dersin ağam. Bin paunddan fazladır. Şakir başını sallayarak, -İyi iyi, diye söylendi. Çağır, yarın konağa gelsin. Konuşacaklarım var onunla. -Baş üstüne ağam! Salim kahya, gitgide uzaklaşan Samira'ya baktı aynadan. Kızın başına gelecekleri şimdiden görür gibi oldu!.. *** Ali uçurtmanın iskeletini tamamlamış, detayları ile uğraşıyordu evin önünde. -Kolay gele Ali. Merakla dönüp, yanı başında dikilen Devran'a baktı. Kucağında bir kuzu vardı. -Ooo Devran, hoş gelmişsin! diye söylendi neşeyle. Devran merakla Ali'nin yaptığı uçurtmaya bakıyordu. -Ne yapıyorsun? -Uçurtma! -Gögerçin'e, he mi! diye küskün bir ifadeyle söylendi Devran. Ali kızdı: -Deli misin oğlum, Güvercin çocuk mudur? -Ee e? Kime o zaman? -Kendime. -Niye sen çocuk musun? Ali işine devam ederek, -Eh, bu günlerde biraz öyle sayılır! diye cevap verdi. Devran bir süre Ali'yi izledikten sonra, kucağındaki kuzuyu uzatarak; -Bunu Hamit Ağa yolladı, dedi. Al, ben gidiyorum. Ali kalkıp kuzuyu aldı Devran'ın kucağından. -Dur hele gitme, dedi. Sana diyeceklerim var. Devran merakla Ali'ye baktı. -Biliyorum, dedi Ali. Güvercin'de gönlün var. -Sanki senin yoktur! diye sitemkâr bir eda ile söylendi Devran... > DEVAMI YARIN