Bir fotoğrafa, bir Samira'ya baktı!

A -
A +

Ali elindeki küçük paketi Samira'ya doğru attı: -Al bunu, dedi. Ufak bir hediye, beni hatırlarsın. Samira ik metre yakınına düşen paketi alırken, bu anın güzelliğini bozan bir araba sesi duyuldu. Ali korku ve heyecan içinde sesin geldiği tarafa baktı. Türkiye tarafından bir askerî araç süratle kendilerine doğru yaklaşıyordu. Samira da korkmuştu. -Eyvah, Ali! diye söylendi. Ali kendi korkusunu bastırmaya çalışarak Samira'yı teselli etmek istedi: -Bunlar bizim askerler, bir şey olmaz korkma. Samira aceleyle Ali'nin heybesini yerden alıp havada sallayarak fırlattı. -İçinde yiyecek var. Senin için yaptım. Biraz geride duran araçtan inen iki asker, silahlarını Ali ve Samira'nın üzerine doğrultarak yaklaşmaya başladılar. -Kımıldamayın! Ali yerden heybeyi almak üzereydi ki, öylece kalakaldı. Dizleri titriyordu. -Asker abi, biz bir şey yapmadık, diye söylendi. Ben çobanım, bakın işte sürü orada! Bu sırada rütbeli bir komutan indi araçtan. -Buraya gel çoban! diye seslendi. Ali elleri havada olduğu halde komutana doğru yaklaşmaya başladı. -O yerdeki şeyi bana getir asker! diye emretti komutan. -Emredersiniz komutanım! Ali, komutana yaklaşırken bin türlü kötü şey geçti aklından. Hapse atılmaktan, Samira'yı bir daha görememeye kadar bir sürü ihtimal kendisini bekliyordu. Samira'nın gözü önünde düşeceği onur kırıcı bir durum hepsinden kötü olurdu. -Ne alıp veriyorsunuz siz birbirinize bakayım? diye sordu komutan. Ali dönüp endişe içinde bekleyen Samira'ya bakarken, -Hiç... diye söylendi. Askerin uzattığı heybeyi alan Komutan; -Bunun içinde hiç mi var? diye sordu. Elini sokup heybeyi karıştırmaya başladı. Yiyecekleri çıkarırken, pembe bir gül goncası düşüverdi yere. Ali eğilip gülü yerden aldı. Komutan dudak bükerek elindekileri tekrar heybeye koydu. Elini heybenin dibine daldırarak bu defa bir zarf çıkardı. Zarfı açtı. İçinden bir mektup ile bir fotoğraf çıkmıştı. Bir fotoğrafa, bir karşıdaki Samira'ya baktı. Sonra mektubu açıp şöyle bir göz gezdirdikten sonra tekrar katlayarak zarfına yerleştirdi. Neler olup bittiğini anlamıştı. Heybeyi Ali'ye uzatarak, -Senin adın ne bakalım, diye sordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.