Böyle şeyler söylemeyin, ayıptır!..

A -
A +

Ali oldum olası kalabalıktan hoşlanmaz, kendi dünyasına çekilmeyi tercih ederdi. Mecbur kalmadıkça kahve ortamına girmekten hep uzak durmuştu. Bu yüzden köylü gençlerin ısrarını bir an önce savuşturarak evin yolunu tutmak için acele ediyordu. -Erken yatacağım Süleyman. Yorgunum. Ne haberiymiş bu, söyle de merakta kalmayayım. -Yahu senin şu Devran yok mu? -He! -Hamit Ağanın kızı Gögerçin'e vurulmuş. Zavallım, için için yanıp tutuşuyor! -Bak sen! Ee? Gençlerden bir diğeri Ali'nin omzuna vurarak, -Arada sen varsın diye açılmıyormuş kıza oğlum, diye güldü. -Boş versene! diye karşı çıktı Ali. Benim işim olmaz Hamit Ağanın kızıyla. -Hadi hadi, kızın gözü senden başkasını görmüyor oğlum, bilmeyen mi var! Ali gençler arasındaki bu kanaati yıkmak için şiddetle karşı çıktı söylenenlere: -Vallahi yok öyle bir şey aslanım. Olsa sizden mi saklayacağım? Böyle şeyler söylemeyin ortalıkta, ayıptır. -Sen onu Devran'a anlat. Biz onun yalancısıyız. -Olur anlatırım, diye yürüdü Ali. Haydi hayırlı akşamlar. Gençler konuşarak uzaklaştılar. "Demek Devran'ın bana karşı tavrı bu yüzdenmiş" diye düşündü Ali. Güvercin'le Devran'ı yan yana düşünemiyordu. Doğrusu hiçbir bakımdan denk değildiler. Ama 'gönül ferman dinlemiyor' diye boşuna dememişlerdi. Güvercin konusunun kendisi için ne büyük bir tehlike arz ettiğini hatırlayan Ali'nin canı sıkılmıştı. Hamit Ağanın kulağına gitse kendisi için hiç iyi olmayacaktı. Bir yolunu bulup bu konuyu çözüme kavuşturmalıydı. *** Samira yaşadığı o korkunç olayların etkisiyle gece boyunca kâbuslar görmüş, sabahı zor etmişti. Hasta annesinin arada bir duyduğu iniltileri ise gördüğü kâbuslardan daha beter kaçırmıştı uykusunu. Yeni günün hayırlar getirmesini dileyerek işe koyulmuş, evi silip süpürmüş, üvey babasının ve çocukların karnını doyurmuştu. Kahvaltıdan sonra Zahit evden çıkmıştı. Küçükler yerde oyun oynarken, Samira da yatakta yatan annesine bitki çayı içirmekle meşguldü. Kavgaya tutuşan çocuklardan küçük olanı ağlamaya başlayınca Samira büyüğünü azarladı: -Rana! Kavga etmeyin yavrum, bak anne hasta. Çıkın dışarıda oynayın haydi. Çocuklar dışarı çıktı. Samira annesinin yastığını düzeltirken dışarıdan Züleyha'nın sesi duyuldu. -Samira! -İçeri gel Züleyha, diye seslendi Samira... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.