Onu tekrar görebilmek için 24 saat nasıl bekleyecekti? Daha şimdiden özlemeye başlamıştı. İskeleye doğru dönerek kalabalığın içinde onu tekrar görmeye çalıştı. Ancak tezgâha yanaşan başka bir müşteri, onun bu arzusuna engel oldu: -Pardon, şu kitaba bakabilir miyim? -Ah, tabii! Şuna mı? -Evet. Kitabı çıkarıp adama verdi. Adam şöyle bir karıştırdığı kitabın fiyatına baktı. Bir de gazete alarak parasını verip uzaklaştı. Müşteri gidince Sevgi yandaki hediyelik eşya satan dükkanın vitrinini silen kıza baktı. Onunla tanışma ve konuşma ihtiyacı hissetmişti. Yavaşça yanına yaklaştı. Çekingen bir eda ile; -Kolay gelsin... Komşu! diye gülümsedi. -Merhaba, diye karşılık verdi kız. Nasıl, memnun musun işinden? -Evet, hem de çok, diye cevap verdi Sevgi. Şey, yardım ister misin? -Yok, sağ ol. Ben hallederim. -Benim adım Sevgi. Kız dönüp Sevgi'ye baktı. -Ben de Dilek, diye gülümsedi. Sevgi merak ettiği şeyi öğrenmek için sıkılgan bir ifadeyle sordu: -Şey... Her gün aynı insanlar mı geçer buradan? Yani... Hiç, bir gördüğün kişiyi bir daha görür müsün? Kız dudak büktü: -Benim için hepsi bir. Hiç dikkat etmem. Sevgi biraz utangaç, biraz çekingen fakat her zamanki gibi mütebessim bir ifade ile; -Ben dün gördüğüm bir yolcuyu bugün de gördüm de... diye söylendi. Gazete aldı benden. Kızın yüzünde imalı bir tebessüm belirdi: -Bu kadar dikkatini çektiğine göre, yakışıklı mı bari? -Bilmiyorum diye başını eğdi Sevgi. Şey... Yani, oldukça! Kız Sevgi'ye şöyle bir baktıktan sonra, tezgâhın önünde bekleyen müşterileri gösterdi: -Galiba seni bekliyorlar. Sevgi panikle koştu: -Geldim, geldim!.. *** Sevgi ile Hikmet Amca bir yandan televizyonda duygusal bir film izliyor, bir yandan da otomatiğe bağlanmış gibi çekirdek çitliyorlardı. -Vay be, aşk ancak bu kadar güzel anlatılır! diye söylendi Sevgi. > DEVAMI YARIN