İçeri giren Züleyha önce Lamia'nın hatırını sordu. -Nasılsın Lamia teyze? -Sağ ol kızım, ağrılarım çok arttı son günlerde. -Gece hiç uyumadı, diye ekledi Samira. -Allah şifa versin. Çabuk iyileş de ablamın düğününde bizi yalnız bırakma ha. -Rabbim hayırlısını nasip etsin kızım. Sizler sağlıklı olun, benden geçti artık. Samira annesinin saçlarını okşadı. -Böyle konuşup da beni üzme anneciğim. Şifalı çay içirdim, ağrıların dinecek, mışıl mışıl uyuyacaksın şimdi. -Ellerin dert görmesin kızım. Şimdi daha iyiyim. Samira eğilip annesinin yanağını öptü. -Biz çıkıyoruz anne. Çocukları Züleyhalara bırakırım, merak etme tamam mı? -Tamam kızım. Güle güle git. Allah'a emanet ol. *** Ali kır çeşmesinin başında yemek için hazırlık yapıyordu. Yaktığı ateş köz halini alınca içine birkaç patates yerleştirerek üstünü örttü. Közde pişmiş patatesi hiçbir yemeğe değişmezdi. Torbasından taze soğanları çıkarıp ayıklayarak çeşmenin suyunda yıkadı. Ekmeği, peyniri çimenlerin üstüne serdiği yaygının üzerine özenle dizdi.Çeşmenin serin suyunda elini yüzünü yıkayıp patateslerin pişmesini beklemeye koyuldu. Dalgın bir halde suya bakarken kulağına bir şarkı sesi geldi. Merakla doğrulup etrafa bakındı. Görünürde kimsecikler yoktu. Sanki ses git gide daha netleşiyor, daha yakından gelmeye başlıyordu. Gözleri sınırın ötesindeki ağaçlıkta olduğu halde, gayriihtiyari dikenli tellere paralel yürümeye başladı. Az sonra ağaçların arasında bir hareket görünce durup dikkat kesildi. İki genç kız geziniyor, arada bir eğilerek yerden bir şeyler topluyorlardı. İçlerinden birinin söylediği şarkıyı hatırladı. Arapça "Sen benim hayatımsın" anlamına gelen "İnta omri" şarkısıydı. Bu etkileyici şarkıya Suriye radyolarında sıkça rastlamış, sözlerinin çoğunu ezberlemişti. Şarkının ilk kıtasını bitiren kız, yanındaki arkadaşına bir şeyler anlatarak sınıra doğru iyice yaklaşmaya başladı. İşte o an Ali'nin kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. -Bu o kız! diye söylendi kendi kendine. Gözlerine inanamıyordu, rüyada mıydı yoksa? Onu tekrar görmeyi ne kadar çok istemişti ama, bunun mümkün olabileceğini hiç düşünmemişti. Hem de bu kadar kısa sürede! O an kendisinin de burada olduğunu gösterme isteği uyandı içinde. Fakat kızın adı neydi? Nasıl seslenecekti ona? S ile başlıyordu adı. Samira, Samira, Samira diye kalbi coşmaya başladı. Sonra, heyecan içinde bağırdı: -Samira! Hey, Samira!.. > DEVAMI YARIN