Bir hafta sonra yine bir gece vaktiydi. Aras köyü davul zurna ve halay sesleriyle inlerken, Dudu'nun gelinlikle oturduğu odanın kapısı açıldı ve köylü gençlerin yumruklarından kaçan Kerem içeri girerek kapıyı kilitledi. Sesler yavaş yavaş uzaklaşarak geceyi derin bir sükunete terk ederken, Kerem ceketini ve kravatını çıkarıyor, bir yandan da duvağın altındaki Dudu'nun yüzüne bakarak söyleniyordu: -Hani bana varmayacaktın kız? Nasıl aldım seni? -O kadar paraya Cenifer Lopez'i bile alırdın! -Benim Cenifer Lopez'im sensin Dudu dillim, bilmez misin? -Yalan! -Deli deli konuşma kız! Yalan olsa alır mıydım seni? Dudu'nun önüne gelen Kerem duvağı açmak istedi. Dudu ondan önce davranarak engel oldu: -Olmaz! -Niye kız? Dudu omuzlarını büzerek; -Yüz görümlüğü isterim! dedi. -Kız deli misin sen? Dolaptan çıkardığı çantayı getirip Dudu'nun başından aşağı boca etti: -Yüz görümlüğüymüş! Bunların hepsi bizim, yüz görümlüğü mü kalmış?.. *** Yalının salonundan üst kata çıkan Leyla, yatak odasının bitişiğindeki bebek odasının kapısını usulca açarak içeri girdi. Oda, karyolasından oyuncağına kadar özenle hazırlanmış, sahibini bekliyordu. Etrafa göz gezdirerek, sanki bebekle konuşuyormuş gibi kendi kendine söylendi: -Bu defa olacak. Bu defa geleceksin biliyorum, hissediyorum. Benim çocuğum olacaksın. Sadece benim. Anneciğim diyeceksin bana, kollarıma koşacaksın. Az kaldı bebeğim, az kaldı... Bebeğin yatağını sevip okşadı. Patiklerini uzun uzun öpüp kokladı. Bebeklerin birçok özelliğini anne karnında edindiklerini okumuştu. Hiçbir bilgisi ve görgüsü olmayan o köylü kızı bebeğe ne verebilirdi ki?!.. Bunu hatırlayınca, birden bebeğinin yakınında olmak ihtiyacı hissetti. Kalkıp hazırlandı... *** Suna'nın kaldığı evin mutfağında hizmetçi akşam için yemek hazırlıyordu. Yalnız oturmaktan canı sıkılan Suna mutfağa girdi. -Ne yapıyorsun? -Güveç yapıyorum hanımefendi. -Yardım edeyim mi? -A, olmaz hanımefendi. Sizin yorulmamanız lazım! Suna hizmetçiye; -Yemek yapmakla yorulmam ki, dedi. Sen benim köyde yaptığım işleri bir görsen, o hoo! Bu da bir şey mi?.. -Olsun hanımefendi. Siz hamilesiniz. Burada çalışmanız yasak. Hizmetçinin "Siz hamilesiniz" sözü üzerine Suna düşüncelere daldı. Hamile olması neden bu kadar büyütülüyor ve önemseniyordu ki?.. Köyünde birçok kadının tarlada çalışırken doğum yaptığını bilirdi. Kendisinin daha karnı bile büyümemişken neden bu kadar üzerine titreniyordu? Hem, Hazar ailesi bugüne kadar kendilerini hiç arayıp sormamışken, ne olmuştu da birden bu kadar kadir kıymet bilir olmuşlardı? Düşündü, düşündü, bu sorulara bir cevap bulamadı... > DEVAMI YARIN