İstanbul'u çok merak ediyordu

A -
A +

Suna İstanbul'a geleli neredeyse iki ay olmuştu ama, korumalar eşliğinde hastaneye gidip gelmekten başka evin dışına çıkmamıştı. Sanki modern bir hapishanede yaşıyordu. Gündüz vakti balkona çıkması bile yasaktı. Ne zaman çıkmak istese, "hanımefendi kızar" ikazıyla karşılaşıyordu. Halbuki dışarıdaki hayatı, İstanbul'u öyle merak ediyordu ki. Ani bir kararla kalkıp pardösüsünü giydi, baş örtüsünü bağladı. Balkondan hemen aşağıda sahil olduğunu görmüştü. Gidip biraz dolaşmak, denizi yakından görmek istiyordu. Fakat daha kapıdan çıkar çıkmaz bir koruma önünü kesmişti: -Af edersiniz hanımefendi, nereye gidiyorsunuz? -İçeride sıkıldım. Biraz dolaşacağım. -Yalnız dolaşmanız uygun değil efendim. Buraları bilmez, kaybolursunuz. -Uzağa gitmeyeceğim. -Olsun, yine de çıkmamalısınız. Korumanın inadı Suna'yı kızdırmıştı: -A, sana ne canım! Sıkıldım diyorum. Deniz kenarında biraz hava alıp geleceğim. Koruma, Suna'nın kolundan tutarak geri çevirdi: -Sizi anlıyorum efendim ama Latife Hanımın kesin emri var. Ondan izin alalım öyle çıkın. Koruma telefonunu çıkarıp bir tuşa basarak beklemeye koyuldu. Az sonra telefon açılmıştı: -Özür dilerim efendim. Hanımefendi canının sıkıldığını ve biraz dolaşmak istediğini söylüyor... Anladım efendim. Peki, baş üstüne! Telefonu kapatıp Suna'ya döndü: -İçeri girin. Birazdan hanımefendi gelip sizi alacak ve istediğiniz yere götürecek. -İyi, tamam. *** Hava kararmış, şehrin ışıkları Boğaz'ın sularında oynaşmaya başlamıştı. Sahile yanaşan lüks otomobilden Latife Hanımla Suna indi. Denize yaklaşıp, ayakta dikilerek bir süre sessizce Boğaz manzarasını seyrettiler. Manzara Suna'yı çok etkilemişti: -Ne kadar güzel, diye söylendi. Latife Hanım karşılık vermeden az ilerideki banka oturunca, Suna da yanına gidip oturdu. - Bir daha bir şey yapmak istediğin zaman bana söyleyeceksin kızım, dedi Latife Hanım. Benden habersiz bir yere çıkmak yok tamam mı? -Tamam Latife Anne. -Bu hem senin, hem de bebeğin sağlığı için önemli. Bu söz üzerine Suna bir müddet düşündü. Bebek konusu Latife Hanım için neden bu kadar önemliydi? Neden bir evde hapis hayatı yaşıyordu? Günlerdir düşünüp de çözemediği bazı soruları Latife Hanıma sormaya karar verdi: -Şey, Latife Anne. Merak ettim de... Latife Hanım endişeyle Suna'ya döndü: -Ne oldu kızım, neyi merak ettin? -Yani... Neden ben sizin yanınızda değil de ayrı bir evde kalıyorum? -Aşk olsun Sunacığım. Orası da bizim ev, ne fark eder? Senin rahatın için. Hem, bizimle kalırsan gelin belki seni kıskanır, üzer. -Niye kıskansın ki? -E hamilesin ya. Latife Hanım düşünmeden ağzından kaçırdığı bu söz üzerine dudağını ısırdı. Sonra lafı çevirmeye çalıştı: -Yani o da hamile. Sana daha iyi bakıldığını görünce belki kıskanır. -A, o da mı hamile? -He ya, yeni öğrendik. O da senin gibi dört aylık hamileymiş! > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.