Latife Hanım özel bir hastanenin başhekimlik odasında, Doktor Metin Beyle çok özel bir görüşme yapıyordu. Doktor bebeğin gelişiminde herhangi bir problem olmadığını, annenin sağlığının da gayet iyi göründüğünü belirtmişti. -Şükürler olsun, dedi Latife Hanım. Neyse ki bunda hayal kırıklığı yaşamadık. Ne yapalım Metin Bey oğlum, başka çaremiz kalmadı. Leyla'nın durumunu biliyorsunuz. -Elbette. Sizi gayet iyi anlıyorum. -Bebeğin cinsiyeti ne zaman belli olur? -Cinsiyetini dördüncü ayda öğrenebiliriz efendim. Latife Hanım, sevinçten ışıl ışıl parıldayan gözleriyle Metin Beye bakarak; -Eğer erkek olursa... Bana bu müjdeyi de verirseniz, o zaman ben de sizi sevindiririm. Hem de çok. -Ben yüzde elli bir erkek diyorum ama, yine de bilinmez. -İnşallah! Beni ferahlandırdınız Metin Bey oğlum, çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra bebek de annesi de size emanet. Hangi periyotta görmeniz gerekiyorsa davet edersiniz. Sağlıklı bir bebek için lütfen ne gerekiyorsa yapın. Size minnettar kalacağız. -Estağfirullah efendim. Benim okuyup doktor olmamda eşinizin büyük katkısı var. Borcumu ödeyemem. Latife Hanım çantasından çıkardığı dolu bir para zarfını masaya bırakarak; -Bu konuyu sizden başkasının bilmemesi kafi, dedi. Göz ucuyla zarfa bakan Metin Bey başını salladı: -Bundan şüpheniz olmasın hanımefendi. *** Kerem, yayılarak oturduğu koltukta klimanın serinliği ile kendinden geçiyordu. Elindeki kumanda ile serinliği artırarak keyifle söylendi: -On dokuz göbeğime... Yirmi enseme... He he hee... Bu sırada kapı açılınca, Kerem toparlandı. Korumalardan biri elinde bir çanta ile yanına geldi: -Bunu Selim Bey gönderdi. Kerem heyecanlandı. Gözlerinin önünde dolarlar uçuşuyor gibiydi. Koruma, cebinden çıkardığı yazılı bir kağıtla kalemi Kerem'e uzattı: -Şurayı imzalar mısınız? -Hay hay! Koruma, keremin imzaladığı kağıdı katlayıp cebine koyarken; -Artık köyünüze dönebilirsiniz, dedi. Kerem kalkacak gibi yaptı, sonra; -Kızımı beklesem, dedi. Hastaneden henüz dönmediler de. Görmeden gidersem üzülür. -Elbette. Koruma çıkınca, Kerem usulca çantayı aralayarak içine baktı. Yeşil yeşil para desteleri yatıyordu. Gözleri fal taşı gibi açıldı: -Vay anasını be, essahtan verdiler o kadar parayı!.. Çantayı kapatıp, daha bir kendine güvenle arkasına yaslanarak hizmetçiye seslendi: -Kızım, bakar mısın? Az sonra hizmetçi mutfaktan geldi: -Buyurun efendim... > DEVAMI YARIN