Ali, sürü ile köy sokaklarından geçerken vakit ikindiyi henüz geçmişti. Aklında hâlâ Suriye sınırında yaşadığı o sıra dışı olay vardı. Yarım saat içinde korkuyu, dehşeti, dramı, karmakarışık duyguları iç içe yaşamıştı. Başından geçenleri birine anlatsa belki de abarttığını sanacaklardı. Kimseye anlatmamaya karar verdi. O zavallı kız hakkında uygunsuz yorumlar yapılmasını istemiyordu. Koyunları koyacağı ağılın önüne gelmişti. Ağılın kapısını açarak koyunların içeri doluşmasını bekledi. Koyunların hepsi içeri girdikten sonra kapıyı kapatırken, hizmetçi kadın ile 17 yaşındaki bakımsız oğlu Devran süt sağmak üzere kovalarla çıkageldiler. -Ne haber Devran? Ali'nin "hatır sorma" jestine Devran sessizce omuz silkerek karşılık verdi. Belli ki canını sıkan bir şey vardı. Üstelemedi. Devran'ın yerine annesi konuştu: -Hamit Ağa seni görmek istiyor Ali. -Hayırdır Elvan Aba? -Bilmiyorum. Avludaydı az önce. Bir bakıver. Ali elinde değneği ile Hamit Ağanın evine doğru giderken, Devran biraz küskün, biraz kırgın bir ifadeyle ardından bakıyordu. Avluya giren Ali, değneğini kapının kenarına dayadıktan sonra çekingen bir ifadeyle içeriye göz gezdirdi. Görünürde kimse yoktu. Tam merdivenlerden yukarı çıkmayı düşünmüştü ki, elinde bir leğen kirli su ile taraçaya çıkan Hamit Ağa'nın kızı, suyu Ali'nin başından aşağı boca ediverdi. Sırılsıklam olan Ali bir an ne diyeceğini bilemezken, son anda onu fark eden kız elini ağzına götürerek; -Ay! diye bir çığlık attı. Ardından leğeni yere bırakıp merdivenlerden koşarak aşağı indi. -Ali, vallahi seni görmedim. Nereden çıktın sen birdenbire? Ali eliyle yüzünden akan suları silerek güldü: -Boş ver Güvercin. Önemli değil. Kız gerçekten üzülmüştü. Ali'nin kolunu tutup döndürerek önüne arkasına baktı. -Çok ıslandın mı? Hay Allah! Nasıl önemli olmaz Ali, babam görürse beni gebertir. -Dert etme, söylemem. Baban beni çağırmış, onun için geldim. Kız yerden su dolu ibriği alarak; -Hiç olmazsa su dökeyim elini yüzünü yıka, dedi. -Peki, dedi Ali çömelerek... > DEVAMI YARIN