Latife hanım, Horasan'a bağlı birkaç köyü dolaşarak evlere misafir oldu. Kimin öksüz bebeği var, kim kaç aylık hamile, kimseye belli etmeden araştırdı. Birkaç gün süren araştırmanın sonunda, düşündüğü şeyin o kadar da kolay olmayacağını anladı. Ümitlendiği hiçbir vakada şartlar tam oluşmuyordu. Son olarak kendi köyüne uğrayıp, İstanbul'a dönmeye karar verdi. *** 38 yaşında dul bir kadın olan Dudu, evinin önünü süpürüyordu. Kahveye gitmekte olan Kerem, Dudu'yu görünce sağına soluna bakınarak yaklaştı: -Dudu, hişt, Dudu! Kadın başını kaldırıp bakınca, ellerini iki yana açıp, boynunu bükerek söylendi: -Ne olur şu inadını kırsan da he desen. Sen dul, ben dul... Evlen benimle ha Dudu? Dudu, Kerem'i tersleyerek işine devam etti: -Boşuna dil dökme, kaç kere olmaz dedim sana. Bu yaştan sonra yokluk çekmeye hiç niyetim yok. Kerem kızdı: -Pek varlık içindesin sanki, şu haline bak! -Olsun. Ya zengin birine giderim, ya da hiç gitmem. -Parayla saadet olmaz diye boşuna dememişler, unutma. Dudu doğrularak elini beline koydu: -Bal gibi de olur! Bu sırada sokağın başından gelen köyün en yaşlısı Akif Dedeyi görünce panikledi: -Hişt, Akif Dede geliyor. Akif Dedeyi gören Kerem, hemen lafı değiştirerek yüksek sesle konuştu: -Lafı mı olur canım, bizim kıza söylerim gelir yardım eder. Haydi, Allah'a emanet ol Dudu Bacı! Kahveye doğru giderken, yanından geçen Akif Dedeye selam verdi. -Selamün aleyküm Akif Dede. -Aleyküm selam. *** Kerem'in önüne çayını bırakan kahveci Recep; -Hazar'ın karısı buralardaymış, dedi. Gelip gitmezler dedik ama, bizi yanılttı. Kerem şaşırdı: -Öyle mi? -He ya. Köyleri geziyormuş. Neden acaba? Başka bir köylü lafa girdi: -Yahu bu sosyete kadınlar bazı kampanyalar düzenliyor ya hani, yok nüfus planlaması, yok kızını okula gönder filan. İşte öyle bir şey için gelmişmiş benim duyduğuma göre. Boşları toplayan Recep; -Aman, neye gelmişse gelmiş, dedi. Dünyayı onlar yiyor, tasası bize düşüyor. Bu sırada bir çocuk koşarak içeri girdi: -Kerem Dayı! Kerem Dayı! Size bir taksi geldi. Suna Abla seni çağırıyor! Kerem bardağını masaya bırakarak şaşkın söylendi: -Hayırdır ula ne taksisi? -Ne bileyim, kocaman bir taksi işte. Bir kadın indi içinden, sizin eve girdi. -Hazar'ın karısıdır, dedi biri. Hadi yine iyisin Kerem emmi, yağlı kuyruk! -Ula oğlum bize düşse düşse... tövbe estağfirullah ağzımı bozdurma şimdi. Neyse, ben bir bakayım neyin nesiymiş... > DEVAMI YARIN