Lüks otomobilin etrafı çocuklarla çevrilmişti. Güneş gözlüklü genç şoför, elindeki bezle arabanın sağını solunu silmekle meşguldü. Kahveden gelen Kerem çocukları dağıttı: -Dağılın ula, hiç mi araba görmediniz sıpalar! Çocuklar kaçışırken, Kerem de şoförün elini sıktı: -Hoş gelmişsin beyim. -Hoş bulduk amca, sağ ol. -İçeri buyursaydın! -Belki daha sonra. Siz buyurun. Kerem içeri girdiğinde, Suna dantelli tepsi ile Latife Hanıma su ikram etmekteydi. Suyu alan Latife Hanım, kıza alıcı gözle bakarak; -Su gibi aziz ol yavrum, dedi. -Afiyet olsun. Kerem güler yüzle Latife Hanımın karşısına oturarak; -Hoş gelmişsiniz hanımefendi, fakirhanemize şeref verdiniz, dedi. Hangi rüzgâr attı sizi buralara? Latife Hanım boş bardağı kızın tuttuğu tepsiye bırakarak; -Hoş bulduk dayı oğlu, dedi. Bir sıla-i rahim yapayım dedim. Yaş ilerleyince insan doğduğu toprakları daha bir özlüyor. -Öyledir efendim, öyledir. Lakin siz olduğunuz gibi duruyorsunuz. Yaşlanan bizleriz. -Eksik olma dayı oğlu. E, sen nasılsın bakalım? -Valla sağlığınıza duacıyız. Nasıl olalım köy yerinde. Kırmalarda taşlı bir tarlamız var, onu da borç harç ektirip biçtiresiye iflahımız sökülüyor. Astarı yüzünden pahalı anlayacağınız. Latife Hanım başını sallayarak onayladı. - Bilmez miyim... Sesini alçaltarak sordu: -Kızının dul kaldığını duydum. Doğru mu? -Sormayın. Kocası öldü genç yaşta. Traktörün altında kaldı tarlaya giderken. Altı ayda dul kalıp döndü baba evine. Eh, iyi de oldu, iki kap yemek pişiriyor, çamaşırımı yıkıyor hiç olmazsa. -Tövbe estağfirullah! Sen niye evlenmiyorsun ki, kaç yıl oldu karın öleli. Kerem mahcup gülümsedi: -Nasıl evlenirim Latife Hanım? Elde yok, avuçta yok. Kim gelir bu yaştan sonra? Bu sırada içeri giren Suna'yı babası geri gönderdi: -Kızım misafir yoldan geldi, acıkmıştır. Haydi sen bir şeyler hazırla. -Peki baba. Suna çıkınca Latife Hanım merakla sordu: -Kızın hasta mı Kerem? Biraz solgun, biraz durgun göründü gözüme. -Kolay değil Latife Hanım, kocasını kaybetti, düzeni bozuldu. Sesini alçaltarak devam etti: -Bir de geçen gün doktor hamile olduğunu söyleyince... Kerem'in sarf ettiği son cümle, Latife Hanımın yüreğini hoplattı: -Hamile mi dedin? -He ya, neredeyse iki aylık dediler. Vallahi şaşırıp kaldık. Babasız çocuk doğurmak!.. Latife Hanımın gözleri ışıldamıştı. Kerem'i duymuyordu bile. Kafasında hesaplar yaparak, kendi kendine söylendi. -İki aylık ha... Mükemmel... Üstelik benim kanımdan... > DEVAMI YARIN