Nehrin yakınında, etrafı çevrili bahçenin içindeki büyük ağacın altı o gün çok şenlikliydi. Kerem ve genç şoför mangal yapıyor, Suna ağaç altındaki kilimin üstüne sofra kuruyor, Latife Hanım ise telefonla konuşarak geziniyordu. -Leyla, nasılsın kızım? -İyiyim anneciğim, seni merak ettik. Kaç gündür arıyorum hep kapalı. -Buralarda çekmiyor kızım telefon. Şimdi açıkta bir yerde piknik yapıyoruz da çekti. -Anneciğim, umarım iyi haberleriniz vardır. -Her şey yolunda kızım. Neler olduğunu bir bilsen, inanamazsın. Neyse gelince anlatırım. Biz yarın orada oluruz. Ev işini bugün halledin. *** Leyla telefonla konuşurken sevinçten ağlıyordu: -Merak etmeyin anneciğim. Ben bizzat ilgileneceğim ev işiyle. Selim de burada, selamı var. Baş üstüne anneciğim, ellerinizden öpüyorum. Telefonu kapatınca, merak ve heyecanla yanında bekleyen Selim'e sarıldı. -Bebeğimiz geliyor Selim! Bebeğimiz geliyor! Annem uygun birini bulmuş. Yarın burada olacaklar. Hemen güvenli bir ev ayarlamamız lazım. -Çok sevindim hayatım. Ben çocuklara haber vereyim evi hazırlasınlar, akşam beraber gider bakarız. *** Ertesi gün, Latife Hanımı Horasan'ın köylerinde gezdiren otomobil Erzurum Havaalanı önüne yanaşarak durdu. Genç şoför inip kapıyı açtı. Latife Hanım, Suna ve Kerem indiler. Latife Hanım, bagajdan valiz ve çantaları indiren şoförün cebine yüklüce bir bahşiş sıkıştırarak; -Senin vazifen bitti oğlum, dedi. Teşekkür ediyorum. -Eksik olmayın efendim. Hayırlı yolculuklar. Latife Hanım, Suna'ya döndü: -Bundan sonrasını uçakla gideceğiz Sunacığım. -Vay, uçakla ha? diye sevincini dile getirdi Kerem. -Ben hiç uçağa binmedim, dedi Suna da. -Haydi bakalım, her şeyin bir ilki vardır. *** Leyla, Selim'i, Selim de adamlarını seferber etmiş ve meçhul anne adayının "geçici olarak" kalacağı ev nihayet hazır hale getirilmişti. Leyla heyecan içinde odaların birinden çıkıp diğerine giriyor, peşinde dolaşan hizmetçilere talimat yağdırıyordu. -Her şey tamam mı? Havlular, elbiseler... -Hepsini yerleştirdik hanımefendi. -Elbiseler uymayabilir, gerekirse yenilerini alırız. Mutfağa girip buzdolabını açtı. Ağzına kadar çeşit çeşit yiyeceklerle doluydu. -Güzel. Unutmayın, her gün taze gıdalar alınacak. Artanları aranızda paylaşırsınız. Günü geçmiş bir şey görmek istemiyorum. -Baş üstüne hanımefendi. Salona geçtiler. Bir koltukta oturan Selim, bacak bacak üstüne atmış gazete okuyordu. -Hayatım sen bir eksik görüyor musun? diye sordu Leyla. Selim, bıkkın bir halde söylendi: -Leylaaa! Canım neden bu kadar büyütüyorsun? Her şey var işte! Belki bir kuş sütü eksik... Leyla ellerini koynuna koyup düşünerek başını salladı: -Hım, kuş sütü. Bunu doktora soracağım. Bebek için gerekirse, onu da alırız. > DEVAMI YARIN